30 Ağustos...

30 Ağustos...

Yazımıza başlarken öncelikle, Asil Türk Milletinin 30 Ağustos 1922 Zaferini Kutluyorum...

Bu bağlamda, zaferimiz öncesini kısaca hatırlatmak istiyorum..

Türk ve İslam düşmanı müstevliler, vatanımızın neredeyse tamamını işgal ettikleri yetmiyormuş gibi; bir de, bize karşı bütün hınçlarını kusmak için, hertürlü zalimane baskı, zulüm ve işkencelerini ülkemiz insanları üzerinde uygulamaya soktular!

Ancak unuttukları bir şey vardı.. Karşılarında vatanını savunmak ve de ezelde olduğu gibi ebediyen bağımsız yaşamaya alışmış ve azmetmiş, üstelik bu uğurda canını seve seve verecek Türk Milleti..

Ki,

ONLAR GERİ DÖNMEYİ ASLA DÜŞÜNMEDİLER...!

Nitekim, hudutları kanla çizilmiş bu aziz toprakları 3 yıl, 3 ay, 25 gün kadar necaset çizmeleriyle kirleten 7 düvelin şeref yoksunu temsilcilerini, amansız bir mücadele sonra denize dökerek; büyük bir zafer kazandık.. Zaferin bir önceki evresi olan 26 Ağustos´ta "Büyük Taarruz"uzla başlayıp şanlı tarihimizin altın sayfalarından biri olan; 30 Ağustos muzafferiyetini bizlere yaşatan Türk milletinin has evlatlarından Yüce Allah(c.c) binlerce kez razı olsun!

O, kahır günlerinin son bulması için mücadele eden;

Başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere, zaferi kazanmamızda emeği geçen, kan ve ter döken bütün vatan evlatlarına, şükranlarımı sunuyor. Ebediyete irtihal eden şehit ve gazilerimizi, rahmetle, duayla, tazimle anıyorum...

Ruhları şad, mekanları cennet olsun...

Bu vesileyle, Allah o kasvetli günleri bize bir daha yaşatmasın diyor, büyük dikkat, feraset, birlik-beraberlik içerisinde ve ebediyyen bayrağımızın altında müreffeh bir ülke olarak yaşıyalım istiyorum..

Yeni bir yazımızda buluşmak üzere esen kalınız!

Harun KILIÇ ANKARA