MHP´li Çetinkaya: Ankara mutlu değil!

MHP´li Çetinkaya: Ankara mutlu değil!

? Milli Mücadelemizin karargahı, Türkiye Cumhuriyetinin kalbi Ankara´mızda hep birlikte yaşıyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk´ün emaneti bu şehir, ne yazık ki günümüzde yerelde ve genelde iktidar olanların şaşı bakışının talihsizliğini yaşamaya devam etme

MHP Ankara İl Başkanı Fatih Çetinkaya kahvaltılı bir basın toplantısı düzenleyerek, Ankara´nın sorunlarını; dünya başkentlerinden de örnekler vererek kamuoyuyla paylaşmıştır. Çok sayıda basın mensubunun katıldığı toplantıya MHP Ankara İl Yönetiminde görev yapan yöneticiler ve diğer partililer katılmıştır...

MHP Ankara İl Başkanı Çetinkaya´nın basın açıklamasında şunları söyledi;

Bir yılı daha geride bırakarak yeni bir yılın, 2017´nin kapısını aralamaya az bir süre kaldı.

Ne acıdır ki, ihanet çetelerinin neden olduğu terör saldırılarında şehit düşen yiğitlerimizin ardından yükselen, feryat ve gözyaşlarının üzüntüsünü hep birlikte yaşıyoruz.

Bebek katillerinin eli kanlı canileri, şerefli güvenlik güçlerimizi alçakça şehit etmeye devam ediyor.

Kısacası, kuruluşu bir asra yaklaşan Türkiye Cumhuriyeti, hain 15 Temmuz darbe kalkışmasının ardından olağanüstü günler yaşamaya devam ediyor.

Bir yandan yakın coğrafyamızda yaşanan insanlık dramları, hız kesmeden devam ederken, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin Suriye´deki sınır ötesi operasyonları da aralıksız sürüyor. Irak´ın ardından Suriye´deki Türkmen kardeşlerimizin dramlarına her gün bir yenisi ekleniyor.

Yaşanan insanlık dramlarını, zulüm ve haksızlıkları, yüreklerimiz kan ağlayarak izliyor ve yakından takip ediyoruz.

2016´yı sıkıntılarla dolu bir yıl olarak geride bırakırken tüm ümit ve temennimiz, 2017´de hak ettiğimiz huzurlu günlere kavuşmaktır.

Yeni yılın masum insanların gözyaşlarına çare olmasını, başta Türk ve İslam dünyası olmak üzere, bütün insanlığa adalet ve huzur getirmesini temenni ediyorum.

Milli Mücadelemizin karargâhı, Türkiye Cumhuriyeti´nin kalbi Ankara´mızda hep birlikte yaşıyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk´ün emaneti bu şehir, ne yazık ki günümüzde yerelde ve genelde iktidar olanların şaşı bakışının talihsizliğini yaşamaya devam etmektedir.

Şüphesiz, başkentler uluslararası arenada bir ülkenin en büyük vitrinidir. Ulusal bazda ise rol modellerdir. Ankara´mız, kaynak ve potansiyel açısından önemli imkânlara sahip olmasına rağmen adeta kaderine terk edilmiş durumdadır. ?İnsan odaklı? gelişmeyi esas alan şehircilik anlayışından uzak bir yönetim sahnelenmektedir. Yapılan uygulamalar, Ankara´nın geleceğine umutla bakma şansı tanımamaktadır. Yeri geldiğinde ?Ankara her şeyin en güzeline layık´, yeri geldiğinde ?Avrupa Başkenti´ gibi cilalı cümleler kurup göz boyayanları, sizlerin huzurunda, boş sloganlardan vazgeçerek hizmet etmeye çağırıyorum.

 Yaklaşık 6 yıldan bu yana devam eden İl Başkanlığı görev süremizde partimizin politikalarını titizlikle sürdürüp, ülkemiz için alınan kararları kamuoyuna aktarırken,

Ankara´mız hep önceliklerimiz arasında yerini almıştır.

Bu şehrin bir sakini ve evladı olarak, bu gözbebeği kenti gözleyen, değerlendiren, konuşan ve yaşayan bireyleri olduk. Bize güvenen camiamızın ve aziz hemşehrilerimizin kulağı, gözü ve dili olduk.

Ankara´yı çalıştık, bu şehirde yaşanan sorunları yüksek sesle herkese haykırdık. Bu şehre faydalı olan hizmetleri de konuşmaktan imtina etmedik.

Körü körüne eleştirmedik. Bilgiye, belgeye, araştırmaya, çalışmaya dayalı ve çarelerini de ortaya koyarak bir görevi ifa ettik.

/resimler/2016-11/2/2245035500891.jpg

 Ankara´yı kuşatan bir büyük tehlikeye dikkat çekmek istiyorum.

Büyük şehir merkezleri, toplumu bir arada tutan, insanların birlikte yaşamasını sağlayan, kaynaştıran, tarihi ve kültürel mirası barındıran alanlardır.

İmar rantlarının oluşturduğu cazibe ile etrafı kale gibi çevrili, güvenliği olan, içerisinde her türlü ihtiyacı karşılanan, adeta kurtarılmış bölgeler gibi yükselen, yüksek gelir gruplarına sunulmuş özel yaşam alanları kentin etrafında oluşturulmaktadır

Yatırım ve hizmetler öncelikli olarak hep buralardadır. Yaşam alanları; rezidans, plaza, alış veriş merkezleri gibi üçü bir arada kümelenmiş merkezlere dönüşmektedir. Sonuç olarak kent merkezi de orantısız bir şekilde tenhalaşmaktadır.

Çok ilginçtir ki; 1.000 kişi başına düşen AVM alanında 284 metrekare ile Ankara, AVM´si olan iller arasında birinci sırayı almaktadır. Ülkemizdeki AVM sayısı Avrupa, Kuzey Amerika ve Dünya ortalamasının üzerindedir.

Neticede küçük işletmeler kapanmakta, Ulus ve Kızılay gibi en merkezi yerlere ilgi azalmakta, buraları tenha ve güvensiz alanlara dönüşmektedir. Kısacası AVM´ler, kent merkezlerinin canlılığını yutan birer canavar haline gelmiş bulunmaktadır.

Günümüz Ankara´sında maalesef insanlar, sınıflar halinde yaşamaya mecbur bırakıldılar.

Gelir düzeyleri, eğitim kalitesi durumu, alışkanlıklar, yaşam tarzları, suç çeşitliliği ve oranları, giyim ve kuşam, hatta araç markaları bile Ankara´da ilçe ilçe, bölge bölge farklılıklar taşımaktadır. Aynı şehirde yaşayan ama birbirinden uzak, kaynaşamayan bir şehir görüntüsü aşikardır.

Ankara´yı yönettiğini iddia eden yetkililer; bir tarafı kalkınmış, Bir tarafı açıkta kalmış, Bir tarafı süslü, bir tarafı puslu, bir tarafı güvenli, Bir tarafı güvensiz ve hamasi söylemlerle bir şehir imal ettiler.

ULAŞIM VE TRAFİK KÖRDÜĞÜM

Gelin yine Ankara´daki ulaşım ve trafikteki duruma bir göz atalım.

Ankara´nın en önemli gerçeklerinden birisinin hiç şüphesiz günlük hayatımızı etkileyen ulaşım ve trafik işkencesi olduğu gözlerden kaçmamaktadır.

Her zaman söylüyoruz. Toplu taşımada öncelikle raylı sistem yaygınlaşmadan

ve niteliği artmadan, yeni yollar açılmak suretiyle her yıl 100 binin üzerinde nüfus artışı olan bir şehirde konforlu bir ulaşım sağlayamazsınız. Trafik çilesini asla bitiremezsiniz.

Kaldırımı daraltmakla, orta refüjlerdeki yeşili yok edip bir şerit açmakla, ulaşım sorununa neşter vurulamayacağını Ankara´yı yönettiğini zannedenler daha ne zaman anlayacaklardır?

Ankara´da trafikte bin kişi başına 223 özel otomobil bulunduğu gerçeğini bu kenti yönetenler ne zaman göreceklerdir?

Ankara´mızda tüm düzenlemelerin; ?otomobil trafiğini daha fazla nasıl hızlandırırız??

anlayışıyla yapılmasından nasıl vazgeçeceklerdir?

Oysa otoyol taşımacılığına endekslenen bir şehir olamaz. Trafik sorunu, bir şehrin kalbine çok şeritli otoyollar yapılarak çözülemez.

METRO ULAŞIMINDA SIKINTILAR

Metroya gelince, Ankara´da 55.14 kilometre metro hattı, 45 istasyon bulunmaktadır. Bazılarının halen açılamamış olması, teknik sıkıntılarının giderilememiş olması,

22 yıldan beri Ankara´mızı idare edenlerin vizyonundaki kıtlığı ortaya koyan en önemli rakamsal göstergelerdir.

Avrupa başkenti diye tanımladıkları bu şehirdeki metro hattı ile hemen yanı başımızdaki Avrupa başkentlerindeki metro hat ve uzunluklarını kıyasladığımızda ne kadar gerilerde olduğumuz aşikardır.

Ankara´daki metro, İsveç´in başkenti Stockholm´deki İstasyon ve hat uzunluğunun yarısı, İspanya´nın başkenti Madrid´in 6´da biri, Fransa´nın başkenti Paris´in 5´te biri, Almanya´nın başkenti Berlin´in neredeyse 8´de biri oranındadır. Avrupalılar yıllar önce bu hizmeti yaşarken, bizlerin hala bunları söylüyor olmamız ayıp oğlu ayıptır.

Otobüslerle, minibüslerle, metrolarla yani şehir içi toplu taşımada sıcakta ve soğukta, saatlerce kuyrukta beklenerek binilen araçlarda, sırt sırta istiflenerek seyahat etmeye bir toplum mecbur bırakılamaz. Buna bizleri mecbur ve mahkum eden yetkililere sesleniyorum ve soruyorum:

Sincan Törekent-Batıkent-Kızılay-Çayyolu metro hattında söz verdiğiniz kesintisiz, hızlı ve konforlu metro ulaşımını daha ne zaman gerçekleştireceksiniz?

Havaalanı-Sıhhiye Metro Projesi, Çankaya-Mamak Tramvay Hattı Projesi Daha ne zaman yapılacak? Diğer ilçelerimiz için metro hattı projeleri düşünülüyor mu?

Lütfedip bir defa olsun, sabah veya akşam saatlerinde insanlarımızın işe gittiği ve döndüğü saatlerde o kuyruklarda sıra bekleyiniz. Sorunun önemini ancak o zaman gerçekten idrak edebilirsiniz.

Ve dünyada bir tek örneği daha olmayan, yağmur yağdığında şemsiyelerle inilen, içerisi su dolduğunda tahliyesi kovalarla gerçekleştirilen metro istasyonları komedisine daha ne zaman son verilecek?

Keçiören Metrosunu 13 yılda bitirme aşamasına getirdiniz. Şu anda deneme sürüşlerini yaptığınızı Başbakanlı törenlerle ilan ettiniz. Gerçekten merak ediyoruz, Keçiören Metrosunu 2023 yılına kadar yetiştirip hizmete açabilecek misiniz?

Vaat edilen 21 kilometrelik Çubuk Metro hattına daha ne zaman başlayacaksınız?

YOKLAR KENTİ ANKARA?

Şebeke suyu pahalılığında Türkiye ikincisi olan, otopark sorunu için hala proje geliştirilememiş, çarpık kentleşmenin en bariz kötü örneklerini yaşadığımız bu şehirde hala bir kent meydanımız yok.

Ankara´yı yönetenler, Ankara´dan seçilen iktidar milletvekilleri ve hatta kabinede görev alan bakanları bu şehrin mensubu değiller midir? Bu şehri daha ne kadar görmezden geleceksiniz?

Yer altı ve yer üstü değerleriyle bir tarih hazinesi olan Ankara´daki turizm fukaralığını niye dile getirmiyorsunuz? Ankara´yı ne zaman turizm kenti yapacaksınız?

Ayaş, Haymana, Beypazarı, Çubuk, Güdül ve Nallıhan gibi birçok ilçelerimizde termal su kaynakları bulunurken, mineral ve sıcaklıkta da en kaliteli niteliğe sahipken bu alanları ne zaman Başkente yakışır tesisler olarak inşa edeceksiniz?

Ankara´dan hala İstanbul aktarmalı yurt dışı uçak seferleri yapılıyor. Her yıl yüzbinlerce insan dünyanın dört bir yanına doğrudan uçakla seyahat şansı bulamıyor.

Ankara´mızda bu sorunu bile halledemeyen yetkililer, bir de tutmuş şehrimize turist getireceklerini ifade edebiliyorlar. Siz aklımızla alay mı ediyorsunuz?

AKYURT FUAR ALANI NE OLDU?

İşte Akyurt Fuar Alanının kaderi? 2014´te allı pullu törenlerle temelini attığınız ve aynı yıl içinde bitirileceğini ifade ettiğiniz Akyurt Fuar Alanı ne oldu? 2015 geçti, 2016 geçti, geliyoruz 2017´ye... Ha, bir konuda hakkınızı yemek istemiyorum. Şunu iyi beceriyorsunuz.

Konfeti atmakta, kalabalıklar toplayıp göz boyamakta, hamasi nutuklar sallamakta üzerinize yok maşallah. Kendinizi alkışlatmayı, hayali projelerde kurdele kesmeyi kısaca algı yönetmeyi çok iyi beceriyorsunuz. Bu yeteneklerinize, maharetlerinize hiçbir sözümüz yok.

Kısa sürede bitirileceğine söz verilen fuar alanının makus talihini ve görüntülerini 2017´ye girerken bir kere daha sizlerle paylaşmak istiyorum. Allah aşkına Ankara´da bir proje ne zaman söz verildiği tarihte bitirilecek? Yerel ve genelde sayısal üstünlüğü olan bir iktidar,

Başkente bir fuar merkezi yapamayacak kadar güçsüz müdür?

Buradan ilan ediyoruz. Açılışta el ele tutuşanların birbirlerini suçlayarak yaptıkları açıklamaları değil, bu fuar merkezi ne olacak diye ayağı yere basan açıklamalarla kamuoyunun aydınlatılmasını bekliyoruz.

Bu arada yeri gelmişken Ankara´ya yeni bir otogar inşa edileceği sık sık dillendiriliyor. Sakın ha sakın, otogarınızı da fuar alanına ve her defasında yüzünüze vurduğumuz, gerçekleşmemiş, hayali projelere benzetmeyin.

Ankara´nın üst yapısında durum böyle...

Başkentin alt yapısına gelince, ASKİ´nin 2014´ten bu yana 2 bin kilometre hat döşediği iddia ediliyor. Doğrudur, bir itirazımız yok. Lakin yağan yağmurlarda yolları kaplayan, sel görüntülerinden ne zaman kurtulacağız?

Ankara çok hızlı büyüyor. Büyümeyi yönetmek yol yapmakla bitmiyor. Maalesef bu büyüme ile birlikte artan suç vakaları gençlerimizin üzerindeki tehlikenin büyüklüğünü artırıyor. Özellikle nüfus ve göç oranında büyüme ile birlikte önemli sorunlarla karşı karşıya kalıyoruz.

SURİYELİ MÜLTECİLERİN DURUMU

Bunlardan bir tanesi de Suriyeli Göçmenler konusu?

İçişleri Bakanlığı´nın, ülkemizdeki Suriyeli göçmen sayısıyla ilgili son açıklaması hayli şaşırtıcı? Bakanlık, Ekim ayı başında Suriyeli göçmen sayısını 1 milyon 385 bin olarak açıkladı. Ve Bakanlığa göre Ankara´da da sadece 30 bin Suriyeli var! Oysa Türkiye´ye sığınan Suriyeliler, Ankara´da bazı mahalleleri adeta Suriye´ye çevirdiler.

Gittik yerinde inceledik. Baraj Mahallesinden itibaren başlayan incelememizde görünen manzara çok ilginç. Baraj, Doğantepe, Önder ve Ulubey semtleri adeta Suriyelilere terk edilmiş vaziyette. Cadde ve sokaklarda işyerlerinin tabelalarının, hatta etiketlerin Arapça olduğu dikkatlerden kaçmıyor.

Basında yer alan bilgilerde 3 milyon olarak bahsedilen Suriyeli mülteci sayısının toplamda 1 milyon, Ankara´da 30 bin olarak gösterilmesinin izahatı nedir? Merak ediyoruz; aradaki bu kadar fark karşısında Suriyeli mülteciler sınır dışı mı edildi yoksa Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı mı aldı?

Neredeyse önemli bir oranı okuma yazma bilmeyen, Bazı semtlerimize kümelenerek birçok asayiş sorununa mahal veren bu insanların bir an evvel şehre entegresi sağlanmalıdır.

Soruyoruz! Bütün kavşakları parselleyen, sanayi bölgelerimizde ucuz işgücü olarak çalışan, her bakımdan kayıt dışı olup ama bizatihi içimizde yaşayan ve gelecekte çok daha büyük problemlerin birer elemanı ve vasıtası olabileceğini öngördüğümüz Suriyeli mülteci sorunu, ne zaman ve ne şekilde çözülecektir?

/resimler/2016-11/2/2245455354857.jpg

UYUŞTURUCU ŞAMPİYONU ANKARA

Tüm bu olumsuzluklar içinde maalesef Ankara´da uyuşturucu belasında da adeta bir kâbus yaşanıyor. Ankara, uyuşturucu kullanımında alarm veriyor.

Devletin çıkardığı uyuşturucu haritasında Başkentimizin birinci sırada oluşu bizleri endişelendiriyor. Kullanım yaşı her geçen gün düşerken önlem alması gerekenler adeta seyrediyor. İstatistiklerde yüksek riskli uyuşturucu kullananların sayısının binlerle ifade edilmesi korkunçtur.

Narkotik ve uyuşturucu bağlantılı haberlerin ikinci sırayı aldığı verilere yansırken, çocuklar arasında madde bağımlılığında en üst sırada eroin olmasının sebebini hangi yetkili Ankaralılara izah edebilecektir?

Son 3 yıllık resmi araştırmada, en yoğun uyuşturucu kullanımda Ankara ilk sırada yer almaktadır.

 Bu tehlike devlet okullarının bahçelerinde bile kendini gösteriyor. Kaynak yetersizliğinden dolayı hiçbir ihtiyacını karşılayamayan, bundan dolayı da özellikle güvenlik zaafiyeti

yaşayan devlet okullarındaki korumasız çocuklarımız bu tehlikeyle karşı karşıya kalıyorlar. Herkesin gözü önünde sentetik madde, hap ve muhtelif uyuşturucu madde bağımlısı çocuklarımız, hepimizin arasında dolaşıyorlar.

Yetkililere bir kez daha sesleniyoruz. Ankara´daki bu batağı mutlaka temizleyin. Çünkü uyuşturucu terörün ta kendisidir. İkisi de masum insanların katilidir.

ANKARA MUTSUZ

Ankara´da gemisini kurtaran kaptan misali bir kısım elit bölgeler oluşturulurken, diğer bir kısmı uyuşturucu, çevre ve gürültü kirliliği, otoparkı olmayan, ömrünü bitirmiş binaların, güvensiz mahallelerin, ve her türlü olumsuzlukların içerisinde yaşamaya mecbur bırakılmışlardır.

Bundan dolayıdır ki, Ankara mutlu değil. Neden mutlu değil; şimdi vereceğimiz rakamlar çok önemlidir.

Yaşam memnuniyeti mutluluğun ölçüsüdür. (TÜİK)´in 2015 yılında Türkiye geneli için hazırlamış olduğu rapor, Ankara için tam bir şoktur.

Başkentimiz yaşam memnuniyetinde 64. Yaşam memnuniyeti kriterleri baz alınarak yapılan genel sıralamada 17.sırada yer almaktadır.

Yine bu araştırmada Ankaralıların %56´sı mutlu olduğunu ifade ederken %51.3´ünün sosyal hayatından memnun olmadığını ifade etmesi dikkat çekicidir.

Avrupa´daki 75 kenti kapsayan ankete göre de, insanların mutlu olduğu kentler sıralamasında Ankara 59. sırada yer almaktadır.

Alın size mutsuz Ankara...

Bundan dolayıdır ki, antidepresan ilaç kullanımı şehrimizde her yıl büyük oranlarda artış göstermektedir. Bizatihi ecza depolarındaki yıllık ilaç satış bilançoları üzerinde yaptığımız araştırmada 14 kalem ilacın satışındaki artış korkutucu düzeydedir.

Ankara´da 2012´de 38 bin 534 kutu antidepresan ilaç satışı gerçekleşirken, bu rakam 2015´te 95 bin 201 kutuya ulaşmıştır. Yani 4 yıllık bir süre içerisinde yüzde 100´ü aşan bir antidepresan ilaç kullanımı gerçekleştirilmiştir. İnsanlarımızın ruhsal sağlığındaki durumun özetini bu rakamlar apaçık ortaya koymaktadır.

ANKARA GENÇLİĞİ İŞSİZ

Gelin şimdi de işsizlik kabusuna bir bakalım. Ankara´mızda genç işsiz oranı yüzde 21.7´dir. Bu rakam şüphesiz genç bir nüfusa sahip kentimiz için korkutucudur. 1 ile 29 yaş aralığında genç nüfus 2 milyon 388 bin 730´dur. İşsiz gençliği başta uyuşturucu olmak üzere birçok olumsuzluğun beklediği de aşikârdır. Gençlerimiz, yeterli istihdam alanları bulamamaktadırlar.

Ankaralı kadınlarımızın işgücüne katılımı ise gerçekten düşündürücüdür. Devletin istatistikleri bize, kadınlarımızın işgücüne katılımında Bingöl ve Tunceli ile aynı oranda olduğunu söylüyor.

Ülkemizin geleceğini teslim edeceğimiz millet olgusunu yaşatacak olan çocuklarımız, sağlıklı toplum bireylerini yetiştirecek gençlerimiz ve kadınlarımız çaresizliğe mecbur bırakılmışlardır.

En yüksek gelir sıralamasında Ankara birinci sırada diye övünülüyor. Gelir sıralamasında şampiyon ilan edilen bir kentte geçimini sağlayamayan, asgari gıda giderlerini karşılamayan insanlarımızın varlığını kim inkar edebilir ki?

ASKERİ ALANLARIN DURUMU

Ankara´mızda yeşilin kurtarıcısı askeri alanları bekleyen tehlikeye gelince?15 Temmuz tarihindeki darbe girişimi sonrasında, güvenlik amacıyla kent merkezinde bulunan askeri alanların taşınması önemli bir konu olarak gündeme gelmiştir.

Ankara´daki askeri arazilerde yaklaşık 40 milyon metrekare yeşil alan olduğu ifade edilmektedir. Bu alanlar imara açılma ve ranta kurban gitme tehlikesi altındadır. Bu da Ankara için bir felakettir.

Hava kirliliği sorunun yok sayılamayacağı Ankara´da, zaten yeterli olmayan yeşil alanlar hızla azalmaktadır. Askeri bölgelerdeki bu yeşil alanlar, şimdinin ihtiyacı, geleceğe bırakılabilecek en önemli değer ve miras olarak korunmalıdır.

Şüphesiz yeşil alanlar yalnızca fiziksel ve görsel alan değildir. Şehrin sosyal yapısına katkıdır, kentin akciğerleridir, hatıralara mekandır, yaşayanlarına huzurdur. Merkezdeki askeri bölgeler birilerinin iştahını kabartmasın.

Özelliklede açıklamalarda birliklerin taşınmalarının ağır maliyetler doğuracağına, bu maliyetin, boşaltılan alanlara bir takım projeler uygulanarak karşılanacağı ifade ediliyor. Lütfen bu düşüncenizi daha hayırlı bir hale dönüştürün.

Ankara´daki, yüksek kira giderli kamu binalarından, makam otomobillerinizden ve diğer harcamalarınızdan tasarruf edip israftan kaçınırsanız, o aradığınız kaynağı elinizle koymuş gibi bulmuş olursunuz.

Atatürk Orman Çiftliği´ne yazık oldu. Bari buraları bırakın. Ankara´yı betonlaştırmayın. Akbaba gibi avını bekleyen, rant hevesiyle iştahı kabaranlara fırsat verilmemelidir.

Bu konunun sonuna kadar takipçisi olacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.

Siz, siz olun, bu kadar mutsuz Ankara´lıya bir iyilik yapın ve yeşil alanları muhafaza edin. Bu bir nebze de olsa Ankara´yı mutlu edecektir.

Birçok defa; petrol, kömür, doğalgaz gibi nedenlerden kaynaklanan hava kirliliğinde, Dünya Sağlık Örgütü´nün belirlediği kritik seviyeyi Ankara´nın aştığı yazıldı, söylendi.

Bugün Ankara´mızın sağlık merkezi olan Sıhhiye ile 200 binin üzerinde yaşayanı olan Demetevler´in havasının, termik santraller merkezi Elbistan ile aynı listede yarışıyor olması dikkat çekicidir. Cebeci, Dikmen, Sincan, Kayaş, Keçiören ve Bahçelievler´de hava kirliliğinin sınır değerlerini onlarca kat aştığı, uzmanlarca söyleniyor.

Çünkü; Ankara, fosil yakıta dayalı tüketime teslim edilmiştir. Hava koridorları, inşaat alanlarına açılmıştır. Doğal yeşil alanları azalmıştır. Özellikle kamu binaları, yüksek ısınma maliyeti ile birer karbon devi olmuştur. Toplu ulaşım, yetersiz kaldığı için trafikte artan araç sayısı kirliliğin en büyük etkenleri arasına girmiştir.

Tüm bu etkenler, Ankara´da ekolojik dengeyi bozuyor; çevre sorunlarını artırıyor. Ama maalesef kaldırımlara, refüj alanlara, yol kenarlarına dikilen ağaçlarla, Ankara´da yeşil alan aldatmacası kullanılıyor. Kent ekosistemi, şehir merkezlerindeki dikilen ağaçlarla sağlanamaz. Doğal orman alanlarının korunması şarttır.

/resimler/2016-11/2/2246254017763.jpg

STAD NE ZAMAN YAPILACAK?

 Stat sorununa gelince, birçok ilimiz yeni ve modern stadlarına kavuşmuşken, bizler, bugün - yarın masallarıyla halen uyutulmaya devam ediyoruz..

Yer tespitiyle oyalanan Ankara´mız stad problemi ne zaman çözülecek?

Ankaralı futbolseverlerin milli maç hasreti ne zaman sona erecektir?

KENTSEL DÖNÜŞÜM KANAYAN YARA

Ankara´nın kanayan yarası kentsel dönüşüme gelince, Büyükşehir Belediyesi 2005 yılından günümüze 45 kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri ile özel proje alanları ilan etti. Lakin kimisi gerçek mahiyetinde düşünülmüşken kimisi de amacının dışında uygulamaya konuldu.

Bir örnek verecek olursak, 7 Temmuz 2015 tarihinde sadece bu konuya dair yaptığımız basın toplantısında sizlere bir rakam ifade etmiştik.

O günlerde ilan edilen bir kentsel dönüşüm ve gelişim planında, 2956 hektar yani 29 milyon 560 bin metrekarelik devasa bir alan karşımıza çıkmıştı. Maalesef dönüşümü ve gelişimi yapılacak alanda yapılaşma oranı yalnızca 37.47 hektar yani 374 bin 700 metrekare idi.

Çok basit bir hesaplama ile küçük rakamı büyük rakamdan çıkardığımızda 29.185.300 metrekare gibi boş bir alan karşımıza çıkmaktaydı. Yani gelişim proje alanı olarak tasarlanan bölgenin yüzde 98.8´i boş ve yapılaşmamış sahaydı. İşte Ankara´daki kentsel dönüşüm anlayışının en büyük örneği budur.

Ey Ankaralılar duyun! Ey yetkililer dinleyin! Bin kere söyledik bir kere daha söylüyorum. Kentsel dönüşüm, tarım arazileri, su havzaları, kentin akciğerleri konumundaki önemli hava koridorları, jeolojik açıdan sakıncalı alanlarda değil, rant ve menfaat illetlerinden arınmış, çarpık ve yıpranmış, kentleşmeyi rehabilite edebilecek sosyal yaşam alanı ve temel ihtiyaçları karşılayacak kapsam ve teknikler ile yapılması gereklidir.

Kentsel dönüşüm, özellikle afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu yerlerde uygulanır. Özellikle 50 yılı fazlası ile dolduran, o dönemin şartlarında inşa edilen, herhangi bir afet durumunda zarar görecek binlerce yapının bulunduğu Yenimahalle Keçiören, Mamak, Etimesgut ve Çankaya ilçelerimizde bulunan yıkılmaya yüz tutmuş mahallelerde kentsel dönüşüm yapılmazken İmrahor Vadisinin kenarını, verimli tarım arazilerini, Ankara´nın nefes aldığı hava koridorlarını, jeolojik açıdan sakıncalı zeminlere sahip alanları kentsel dönüşüm alanı ilan etmek hangi anlayışın, hangi niyetin ifadesidir?

Şunu özellikle söylemek isterim. Milliyetçi Hareket Partisi olarak ilkeli kentsel dönüşümlere asla karşı değiliz. Ancak rant aracı olarak kullanılan dönüşümler karşısında da her fırsatta dimdik durmaya devam edeceğiz.

BÜYÜKŞEHİR DEĞİL BÜYÜK ŞER YASASI

Şimdi de Büyükşehir Yasası´nın Ankaralılara getirdiği yüklere göz atalım. 2014 yılında yürürlüğe giren 6360 sayılı Büyükşehir Yasası kapsamında köyler köy kalmaya devam ederken, mahalle muamelesi gördüğü gerçeği ile de karşı karşıyayız.

Yasanın tartışıldığı dönemlerde özellikle eleştirilen Büyükşehir Belediyelerinin uzak mesafelere hizmet götürme açısından yeterli olamayacağı, bunun halkı mağdur edeceği yolundaki kaygılar ne yazık ki gerçeğe dönüşmüş bulunmaktadır.

Bunun neticesinde mahalleli kimliğinin yapıştırıldığı köylünün kafasının karıştığı, ulaşım, sağlık, eğitim gibi hizmetlerde sorunlar yaşandığı, uzak mesafelere hizmet götürmede yetersizliğin görüldüğü, hayvancılığın yapılamadığı ve birçok keşmekeşin içine köylülerimizin savrulduğu yerinde görülmüştür.

Vaat edildiği gibi köylere mahalle düzeyinde hizmet götürüleceği iddaası gerçeklik kazanamadı.

Ne ilginçtir ki; imece usulüyle köylünün yapmış olduğu su ve kanalizasyon çalışmaları bile

Büyükşehir Belediyesi tarafından fatura altına alındı. Köylüye (pardon) mahalleliye verilmeyen hizmet fatura olarak yansıtıldı. Anlam verilemeyen derecede yüksek faturalarla köylünün beli kırıldı.

Köylümüz, en küçük bir yapı inşaatı için Büyükşehirdeki müteahhitle aynı statüye sokulmuştur. Yasa, köylümüze danışılmadan, referandumsuz, oylamasız hayata geçirilen bir yasadır. Dolayısıyla bu yasa, resmiyette hayata geçerken fiiliyatta yok hükmündedir.

Çareler arayan insanlar, hayatlarını kurdukları bu topraklardan vazgeçme aşamasına getirilmiş bulunuyorlar. Kültür yozlaşmasının da tetiklendiği bu yasanın sonuçları milletin efendisi olan köylüyü Büyükşehirin kölesi haline getirmiş bulunmaktadır.

İnsanlarımız Büyükşehir değil adeta Büyük Şer Yasasına boğduruluyor.

Allah aşkına bu yasa ile Şereflikoçhisar´da, Bala´da, Güdül´de, Kalecik´te ve diğer ilçelerimizde değişen nedir?

Bu yasa, hızla kayıp giden göçü mü engelledi? Bu yasa, kapatılan özel ve devlet kurumlarını geri mi getirdi? Bu yasa ile fabrikalar ve iş merkezleri kurulup, işsizimize istihdam mı oluşturuldu? Tarım ve hayvancılık mı çoğaldı? Bir tanesi için bir şey söyleyin. Nüfusu 5 milyonu aşan bir kentin kaderini bir tek şahsın insafına terk eden, ?Büyük Şer Yasası?na dönüşen bu sarmaldan aziz milletimiz ne zaman kurtarılacaklardır?

Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi Grup Başkanvekilimiz sayın Ramazan Şimşek Bey´in Büyükşehir Belediye Yasasıyla ilgili gerçekleştirdiği önemli bir çalışmaya da dikkatinizi çekmek istiyorum. Ankara´nın dört uç noktasındaki köyden mahalleye dönüşen bölgelerde görüşmeler neticesinde elde edilen veriler, Büyükşehir Yasası´nın insanlarımızda bir travma nedeni olduğunu ortaya koymaktadır.

ANKARA SAHİPSİZ DEĞİL

 Milliyetçi Hareket Partisi Ankara İl Başkanlığı olarak bu şehir layık olduğu yönetime kavuşana kadar, doğruları söylemeye devam edeceğiz. Yıllarca layık olduğu yönetimi alamayan, hak ettiği değeri bir türlü bulamayan Ankara´yı anlatmaktan yılmayacağız.

Kurtuluş Mücadelesine karargah olmuş, Atasına sahip çıkmış, tarihe adını zaferle yazdırmış, kanla sulanmış vatan toprağı Ankara. Türk Devletinin kimliği, Türk Milletinin sesi, Türkiye Cumhuriyeti´nin Başkenti Ankara.

?Padişah huzurunda dahi olsanız hakkı ve hakikati söylemekten korkmayınız´ diyen Hacı Bayram Veli Hazretleri´nin diyarı Ankara´nın sözcüsü olmaya her daim devam edeceğiz.

Bir kere daha söylüyorum, sevdalısı olduğumuz Ankara, asla sahipsiz değildir. Bizler varolduğumuz sürece de sahipsiz kalmayacaktır.

 Bir Ankara değerlendirme toplantısında daha biraraya geldik. Ankara´yı sahiplenip dillendirdiğimiz bu toplantımıza ilgi gösteren kıymetli misafirlerimize, sesimiz olan siz değerli basın mensuplarına, teşkilatımız adına teşekkürlerimi sunuyorum.