Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Eyüp Ural


10 Kasımda Atatürk´ü Anmak

Atatürk´ü bir "kahraman" olarak değil de bir "insan" olarak düşündünüz mü hiç? Oysa O, saydığımız tüm üstün niteliklerinin yanında bir "insandı".


Atatürk´ü bir "kahraman" olarak değil de bir "insan" olarak düşündünüz mü hiç?

Atatürk´ün hep "kahraman" olduğunu söylediler bize? Düşmanları nasıl yendiğini, ulusunu karanlıktan aydınlığa nasıl çıkardığını, yurdu nasıl kurtardığını, zaferden zafere nasıl koştuğunu, yurtsever biri olduğunu ve ulusu için neler yaptığını, her başarıyı kendisine değil de ulusuna mal ettiğini, dünyaya hükmeden kararlı bir devlet adamı olduğunu anlattılar. Her söyleyen, her söylediğinde gerçekten de haklıydı. O, bizim için hep ulaşılmaz, hep ayrıcalıklı biriydi.

Atatürk´ü bir "kahraman" olarak değil de bir "insan" olarak düşündünüz mü hiç? Oysa O, saydığımız tüm üstün niteliklerinin yanında bir "insandı".

Renkli bir kişiliği vardı... Erleriyle sigara içip sohbet eden, köylüyle ayran bölüşen, şekerli kahve içen, fal baktıran, gecelik entarisi giyen, bağdaş kuran sade bir vatandaştı. Yemek seçmez, sofraya gelen her yemeği yerdi. Arkadaşlarıyla sokaklarda korumasız yürüyen bir insandı. Sık sık Sarayburnu´na giderek halkın arasına karışmayı ve onlarla birlikte müzik dinlemeyi çok severdi.

O´na Sarı Paşa derlerdi... Kararlı bir devlet adamı sertliğine ve cesur asker kişiliğine karşın, özel yaşamında çok duygusaldı.

Atatürk, tüm insanlara değer verirdi; ama kadına ve kadın haklarına verdiği değer kuşkusuz tartışılamazdı. Kadını kadın olarak değil de Avrupalılar gibi insan olarak görürdü. Onların eğitimini önemli bulurdu. Kadınların erkeklerden daha bilgili, daha aydın, daha verimli olmaları gerektiğini söylerdi. Kadınları geri kalmış toplumların uygar olmadığını düşünürdü.

Cumhuriyetin ilanından sonra Tarsus´a gittiğinde O´nu karşılayanlar arasında Kurtuluş Savaşı kahramanlarından iri yapılı, yağız çehreli Adile Çavuş da vardı. Adile Çavuş saygı, sevgi ve coşkusundan Atatürk´ün önünde yere kapanır, ağlayarak toprağı öper. "Bastığın toprağa kurban olayım Paşa´m! " der. Atatürk, Adile Çavuş´un elinden tutarak onu yerden kaldırır. ?Kahraman Türk kadını! Sen yerlerde sürünmeye değil omuzlar üzerinde göklere yükselmeye lâyıksın.? der ve toplumun anası olarak gördüğü kadını yerden kaldırır.

Ömrü boyunca evlat özlemiyle yanıp tutuşarak manevi çocuklarıyla avundu... Cumhurbaşkanı oldu; ama mutlu bir aile reisi olamadı.

O´nu çoğu kez kahraman bir asker, başarılı bir devlet adamı, kararlı ve cesur bir devrimci, çağdaş bir halkçı, ender rastlanan bir deha; şık giyinen, yakışıklı bir lider fotoğrafı olarak tanıdık, sevdik ve anımsadık...

O, koyduğu eşyaların yerinin değişmesini sevmeyen, değişiklik yapılacaksa bunu yalnızca kendisinin yapması gerektiğini düşünen birisiydi. O´nun doğasında kendisi seçmek ve düzenlemek, kendi istediği yere koymak vardı.

Oysa O, bütün bu değerlerinin arkasında gizlenen, utangaç, ârif, duygulu, seçkin zevkleri ve sanat tutkusu olan, milyonların arasında yaşayan birisiydi.

 SAYGILARIMLA?



17.9°