Bugün, 18 Nisan 2024 Perşembe

TAHSİN ERASLAN


AŞK MI, ÇIKAR MI?

Romanlar, şiirler, Filmler, şarkılar, türküler.


Ferhat dağları deldi. Kerem, yandı, kül oldu. Mecnun çöllere düştü. Hallac-ı Mansur darağaçlarında sallandırıldı. Nesimi´nin derisi yüzüldü. Mevlâna, aşk´la divâne olup pervâne oldu.

A Ş K... A(şk), Ş(irk´siz)K(arşılık´sız.)?

 

Gerçekten aşk, karşılıksız sevmek midir? Uğrunda kendini hiçe saymak mıdır? Yoksa aşk bahane, çıkar şahâne midir?

Abdülhâk Şinasi Hisar kitap yazmıştı: AŞK İMİŞ HER NE VAR ÂLEMDE.

Yunus Emre´ye göre: Aşk bir güneşe benzer. Âşık olmayan gönül bir katı taşa benzer.

Dileğimiz, asıl olan aşk olsun. Karşılıksız olsun. Çıkar gözetilmeksizin. Her ne´ye, kim´e âşık olunuyorsa, içtenlikli olsun.

 

Yaşlı bir kadın hiddet ve azimle koşuyormuş. Bir elinde su dolu şişe, diğer elinde ateş dolu tas.

Rastgelen Filozof,  ne yapmak istediğini merakla sorduğunda:

Suyla cehennemi söndüreceğini, ateşle cenneti yakacağını söyler.

Böylece, insanların cehennem korkusu ve cennet hesabı yüzünden riyakârlıktan uzak kalacaklarını, yalnızca Allah sevgisi için çalışacaklarını belirtir. Çıkar beklemeyecekler. Karşılıksız aşk. Allah aşkı.

Konuşmalarımızda da sıkça tekrarlarız ya. ?Allâhaşkına!?

 

Şair diyordu ya:

?Gelse celâlinden cefâ

Yahut cemâlinden vefâ,

İkisi de câna safâ

Kahrın da hoş, lufun da hoş.

 

Ağlatırsın zari zari

Verirsin cennet-ü hurî

Layık görür isen nârı

Kahrın da hoş, lütfun da hoş.?

*

Hallac-ı Mansur:

?Allâh´ım! İnsanlar seni verdiğin nimetler yüzünden severler.

 Bense seni verdiğin belâlar yüzünden severim.?

Niyeyse şöyle demiş N. Rüştü EFE:

?Bu hasis devirde yetmişlik ninem,

Diyor ki: Altınla süslensin sînem.

Mahşerde, maaşlı olsa cehennem,

Atını cennete süren olur mu??

 

Kemalettin KAMU, farklı söylemiş, duyan olursa:

?Ne gülü vardı, ne gülizârı,

Ne beni avutan bir bergüzârı.

Gönlümden ibaret kaldı mezârı;

Anlayın, ne kadar hazindi aşkım!?

*

Miskin Yunus, hayatını özetlemişti.

?Ana rahminden çıktım pazara

Bir kefen aldım döndüm mezara.?

Yunus´un İLÂHî adlı şiirini yasaklamıştı Şeyhülislâm Ebû Suud Efendi.

Yasaklanmasına neden olan ?Bana seni gerek seni? redifli dizleriydi:

?Cennet cennet dedikleri

Birkaç köşkle, üç beş huri

İsteyene ver anları

Bana seni gerek seni.?

Olsun. Yunus´un adı yüzyıllarca silinmedi. Silinmeyecek de.

Arı duru Türkçesi, içtenlikli aşkı yeter de artar bile.

Kendini bile sorguluyor:

?Yunus Emri´m bu sözü eğri bağrü söyleme

Seni sığaya çeken bir Molla Kasım gelür.?

Mütevâzilik. Alçakgönüllülük. Daha ne desin?

Kendisini sorgulamayan insanın, güdüleri ile hareket eden hayvandan farkı ne?

*

Emsalsiz şair Mehmet Âkif ERSOY´la bitirelim:

?İnanma insanların samimiyetine,

Menfaat hissi ile gelirler vecde.

Eğer, vaad etmeseydi cenneti,

Allâh´a bile etmezlerdi secde.?

 

 

 

23.8°