Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

ALİ BİLİR


ATATÜRK´ün Örnek Köyü: ETİMESGUT...

Etimesgut, bu devletle beraber doğmuş, bu devletin tarihindeki tüm rüzgarlardan nasibini almış bir beldedir.


Kurtuluş Savaşı´na bu adın verilmesi nedendir? Mesele sadece Yunanın Ege´ye dökülmesi olsaydı, ?Türk?Yunan savaşı´ adı da pekala iş görürdü. Kurtuluş Savaşı, Kurtuluş Savaşı´dır: Çünkü sırf Yunan işgalinden değil Türk´ün yakasını asırlardır bırakmayan tüm illetlerden ?yoksulluktan, bilgisizlikten, batıldan, hastalıktan? kurtulmak ümidiyle verilmiş bir savaştır. 

  Zaferden sonra, genç Cumhuriyet rejimi Anadolu´yu kalkındırma çabası içine girdi. Avrupa devletlerinin Avrupa´yı kurtardığı gibi, Türk devleti de Türkiye´yi kurtaracaktı. Sorunlar muazzam ve imkanlar azdı. Her yere yetişemeyen devlet, Anadolu´nun bazı noktalarını ıslah etmeye karar verdi. Yeni köyler, yeni kasabalar kurulacaktı. Çağdaş tekniklerle tarım yapan; yolu, okulu, sağlık ocağı olan köyler. Bunlar Anadolu´ya ekilmiş tohumlar gibi olacak, kalkınma bu noktalardan başlayarak yayılacaktı. 

  Etimesgut, işte bu ?numune köyler´den biri olarak 28 Mayıs 1928 tarihinde kuruldu. Eski haritalarda adı "Ahi Mesut"´ diye geçen bir yerde, İsviçreli mimar ErnstEgli´nin çizdiği planlara göre kurulmuştu. EGLİ, Türkiye gerçeklerine aşina bir mimardı. Köy evlerini geleneksel kerpiç tuğlalardan yaptırdı, sonuçta halk bu malzemeye alışkındı. Bütün Anadolu´ya teşkil edecek bir tarım kentinde, evleri betonarme yapmanın alemi yoktu. Anadolu´lunun örnek alıp, benzerini kurabileceği gibi bir köy lazımdı. 

  1930´lu yıllara gelindiğinde, adı değiştirilip Etimesgut yapılmış yörede çok modern bir köy belirmişti. Selahattin Kandemir Türkiye seyahatnamesi adlı eserinde o çağın Etimesgut´unu şu şekilde tanıtır: 

  ?Eskişehir´den sonra demiryolunun geçtiği çıplak arazi, bu bölge hakkında pek de iyi bir izlenim vermez. Fakat Eti Mesut istasyonuna gelince manzara birdenbire değişir. Bu ıssız, kimsesiz görünen geniş stepler ortasında böyle mamur ve yepyeni bir köy insanı hayrete düşürür. İşte burası şimdiki Ankara´nın batı kapısıdır. Ve her yolcu, bu geniş ve yüksek kapıdan geçerken Cumhuriyet neslinin yapmış olduğu büyük eserler önünde bir kere daha hürmetle eğilir. Dünkü hayat ile bugünkü hayat arasındaki farkı bütün canlılığı ile gösteren bu yeni inşaatlar, evler, mektep, hükumet dairesi, istasyon ve etrafında yemyeşil bir saha görünür.? 

  Balkanlarda kullanılan tarım tekniklerini Anadolu´ya tanıtsınlar diye, bölgeye ilk önce ?Rumeli Türkleri? iskan edildi. Ardından Ankara´nın çeşitli yörelerinden beldeye göçler oldu. 

  Size çocukluğumun Etimesgut´unu anlatayım: İstanbul yolundan geldiğinizde Ankara radyosunun uzun dalga telsizleri görününce Etimesgut´a vardığınızı anlardınız. Yol ağzında inerseniz iki tarafı akasya ağaçları ile çevrili yoldan yürüyerek Etimesgut´a ulaşabilirdiniz. 

   Etimesgut´un ortasından akan Ankara çayına eskiler  "Gümüşdere"  dermiş. Sonra? O akarsu Ankara´nın tüm lağımları, civardaki sanayilerin atıkları ile kirlendi. Şimdilerde ıslah çalışmaları ile nispeten temizlense de artık hiçbir zaman ?Gümüşdere? olamayacak. 

 Etimesgut, ilkokulu ve yetiştirme yurdu ile; hamamı, avlulu evleri, çarşısı, pazar yeriyle; ve tam teşekküllü hastanesi ile örnek bir şehirdi. Tam teşekküllü hastanenin şeref defterinde, rahmetli Atatürk´ün el yazısı ile şu sözler kayıtlıdır: 

 ?Etimesgut Sıhhat merkezini gezdim, Kıymetli direktörü C. Or´un verdiği malumat ve izahattan çok memnun oldum. Modern çalışmalarının eyi neticeler vereceğini kanaatle gördüm." 29 Kasım 1937. 

 Çakırlar Çiftliğinden gelen kaynak suyu, ikisi de ?Atatürk Çeşmesi´ ismini taşıyan iki çeşmeden akardı. Birinci Atatürk Çeşmesi bu günkü Kız Meslek lisesinin önündeki çeşmedir. İkincisi ise, Turgut Özal Köprüsünün altında bulunan ?Macar Çeşmesi? diye anılan çeşmeydi. 

 Günümüzde aynı yerde mermerden yapılmış bir ?Atatürk Çeşmesi? var ise de musluklarından kaynak suyu yerine şehir şebekesi suyu akmakta. Tarihe bir not düşmek için olsa gerek, üzerine çeşmenin yapılması hakkındaki Bakanlar Kurulu Kararını da yazmışlar. Gerçek çeşme; yani ?Macar Çeşmesi´ nasıl olmuşsa zamana meydan okuyarak hala orada, susuz ve boynu bükük durmaktadır. 

 ?Büyümeye çalışma küçüğüm sonra küçülemezsin? diye bir söz vardır. Büyümek, Etimesgut´a yaramadı. 1962´de Etimesgut Şeker Fabrikası açıldı. Sadece üç sene sonra, siyasi bir çekişme yüzünden Etimesgut´un nahiyeliği elinden alındı. Ata´nın Etimesgut´unu mahalle olarak Yenimahalle´ye bağladılar. 

   Etimesgut Ankara´da başlayan gecekondulaşmadan nasibini almakta gecikmedi. Bugün 30 Ağustos ve Alsancak mahallelerinin bulunduğu bulunduğu alanda hızlı bir gecekondulaşma başladı. 

 Yeni yerleşimlerde belediye hizmeti yoktu. Yollar topraktı. Etimesgut´un çamuru meşhur olmuştu. Bizler 1970´li yılların ortalarında, Etimesgut´un belediye yapılması için miting düzenledik. Resim sergileri açtık, imzalar topladık. Sloganımız ?Çamur Kaderimiz Olamaz? idi.

  Zaman aktı, 1990´lı yıllara gelindi. Çernobil patlamış, Berlin Duvarı yıkılmış, Varşova Paktı dağılmıştı. Soğuk Savaş denilen uzun kavgayı Kapitalizm kazanmıştı. Dünya değişiyordu. Etimesgut artık belediye olmuş, nüfusu 70 bine ulaşmıştı. 

 Belediye demek, imar çalışması demekti. Şehir plancılarına bırakılması gereken bir işti bu. Onlara bırakılmadı tabii: Eş dost, partili kayırılmadan; rant düşünülmeden yapılır mıydı plan? 

  Demiryolu ile karayolu arasındaki alan binalarla dolduruldu. Gecekondulara imar affı geldi. Etimesgut´un bir meydanı bile yoktu: Her yer beton? 

  Yolları ise hiç sormayın. Etimesgut´ta dört ayrı yönden üstünüze dört araba birden gelebilir, karşınıza her an her yerden araç çıkabilir. Etimesgut kadar yolları karmaşık, trafiği berbat bir yer daha var mıdır?  

  Sonraları Elvankent Banka blokları boy gösterdi. TOKİ, Eryamanda ?örnek bir şehir´ kurmaya başladı. Atatürk´ün örnek şehri Etimesgut, toprağa bereket ve insanlara bilgi getirmek niyetiyle kurulmuş Etimesgut; artık üç farklı şehre bölünmüştü: Eski Etimesgut, Elvankent ve Eryaman. Üç farklı kent ve üç farklı kültür? 

  Bu günlerde hiç kimse ?Ben Etimesgut´luyum? demiyor. Elvankent ile Eryaman´ın sakinleri, kendilerine Elvankent´li ve Eryaman´lı diyorlar. Eski Etimesgut´a gelince: O da Yozgat´tan, Çorum´dan, Erzurum´dan, Kırıkkale´den, Tokat ve Samsun´dan, kısacası Anadolu´nun her ilçesinden, her köyünden on binlerce göçmen aldı. Her gelen beraberinde kendi köyünü, kasabasını, şehrini getirdi. 

  Onların çocukları ve torunları, nereli oldukları sorulunca babalarının, dedelerinin memleketini anarlar. Ne zaman bana ?Nerelisin?? diye sorana ?Etimesgut´luyum? diye cevap versem, kendimi yanlış bir şey söylemişim gibi bir hisse kaptırırım. 

  Etimesgut, bu devletle beraber doğmuş, bu devletin tarihindeki tüm rüzgarlardan nasibini almış bir beldedir. Çağ değiştikçe, kültür değiştikçe, zihniyet değiştikçe Etimesgut´un çehresi de değişti. 

  Etimesgut, bugün 500 bini aşan nüfusa sahip bir şehir. İçinde Etimesgut´lunun bulunmadığı bir şehir.

 Bendeniz hariç. Ben Etimesgut´luyum?

 

/resimler/2018-3/25/1000180126762.jpg

 

YIL: 1974. Etimesgut´un Belediye olması için toplanan imzalar ve zamanın Ülkücülerinden bir anı fotoğrafı...

 

mehmet karaman
18.04.2018 01:06:55
ALİ BİLİR hepimiz böyle gençlerdik bir ideal uğruna gençliğimizi heder ettik karı kız peşinden gitmedik içki içmedik ama başımızda lider vardı birimizin tırnağı ağrısa ona malüm olurdu yeter artık bu kaçıncı hata ya hata hata ile kapatılırsa bu işlerin tadı tuzu kalmıyor bir gün bir yerde parti seçimi oluyor iki liste yarışıyor iki listede ben varım oy verirken yanımdaki ülkücü arkadaşıma bak ben iki listede varım ama oyumu şuraya veriyorum diye gösterdim yememiş içmemiş gitmiş mehmet karaman oyunu şuraya verdi diye söylemiş halbuki başbuğun yeni ufuklara doğru adlı kitabının arka sayfalarında sır saklamayan insan hayatta muaffak olamaz diye yazar ben ülkücüleri kötülemiyorum ama böyle bir kaç olayla karşılaştım ben ülkücüyü ağzı sağlam insan olarak bilirdim.

25.1°