Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

İhsan Yelken


BAHÇELİ İKTİDAR MI YOKSA MUHALEFET Mİ?

Demokrasilerde doğal olarak bir iktidar partisi ve yanında bir çok muhalefet partileri bulunur.


 Seçimlerde en fazla oy alan parti İKTİDAR PARTİSİ hükümeti kurar. İkinçi gelen parti ANA MUHALEFET PARTİSİ olarak görevi üslenir.

 Her parti o ülkenin partisidir ve amacı da kendi milletine hizmet etmektir. İktidar ve muhalefet partileri siyasette millete daha iyi hizmet etmek için yarışırlar. Bu talep ve isteklerini türlü şekilde insanlara izah ederek, onların gönlünü kazanmaya çalışırlar. Her şey millet için vatan içindir?

 Bu yarış, uygulamalar sırasında tenkite dönüşür. Muhalefet partileri, iktidarın yaptığı her icraatı tenkit ederek, beğenmediklerini halka abartarak hatta bazen yalan katarak yansıtırlar. Elbette muhalefet iktidarın icraatlarını tenkit eder, etmeleri görevidir de, ama, gönül ister ki millete ve ülkeye faydalı olan icraatlar muhalefet partilerince de tasdik görsün, onaylansın. Ne yazık ki böyle olmaz. Muhalefet partilerinin tenkitleri zamanla yıkıcı boyuta ulaşır ve tabanda halkı huzursuz eder. İcraatlar o kadar çeşitli yalan dolanlarla izah edilir ki, halk bazen kim haklı kim haksız anlayamaz, gerçekler arada kaynar yok olur.

 MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, evvelden beri bu görünüşteki muhalefet tipini pek uygulamaz, konuların milli olup olmadığına, millete faydalı olup olmadığına göre hareket eder. İktidarın faydalı icraatlarına onay verip, takdir ederken, millet ve ülke için zararlı icraatlarını da var gücüyle tenkit eder, iktidarı, yol göstererek doğru yola davet eder.        Bahçeli´nin bu tutumu çok insanın hoşuna gider. Çoğunluk takdir edip, teşvik ederken, bazı kesimler anlamak istemez, kendi istek ve temennileri doğrultusunda karar verir. Hatta bazen art niyetle konuyu başka yönlere çekmeye çalışırlar.

 Daha açık bir şekilde söylenmesi gerekirse, 15 Temmuzdan sonra Bahçeli´nin iktidar partisi ile ilişkisi sorgulanır. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, neden destekleniyor? diye sorulur. Geçmişte Recep Tayip Erdoğan´ın Bahçeli hakkındaki söyledikleri ağır sözleri hatırlatılarak, verilen desteğin anlamsız olduğunu söylerler. Hatta daha ileri giderek, Bahçeli´nin davayı sattığını, MHP´yi bitirdiğini ileri sürüp, Bahçeli düşmanlığı yaparlar. Bahçeli gitmedikçe MHP´ye oy yok gibi algı operasyonu yaparak, kendi akıllarınca, Bahçeli ile MHP´yi birbirinden koparmaya çalışırlar?

 Doğru olan bir şey varsa o da, gerek Bahçeli olsun gerek Erdoğan olsun geçmişte birbirlerine söylemediklerini bırakmadılar. Bazı olaylar, zamanına göre değerlendirilir. Erdoğan, 15 Temmuz´dan önce, Bob eş başkanıyım diye övünürken, Güneydoğu Anadolu´da sanki başka bir rejim hüküm sürmekteydi. Türkiye Cumhuriyeti gücünü gösteremiyordu. Teröristler yolları kontrol ediyor,  kimlik soruyorlardı. Asker ve polis görev yapamaz, kışlasından, karakolundan dışarı çıkamaz durumdaydı. Her taraf hendeklerle doluydu. Terörist leşleri sözde şehit diye gömülüyor, bu duruma yerel belediyeler, HDP milletvekilleri destek veriyorlardı. Barzani gibi hainler kırmızı halı ile karşılanıyordu. Kısaca idare çığırından cıkmış, devletin varlığı kendini gösteremiyordu.

 Bunların hepsi gerçek ve saklayan da yok? Devlet Bahçeli bu durumdan aşırı derecede rahatsız oluyor, olayları sindiremiyordu. Bunun için iktidarın icraatlarını ve Recep Tayip Erdoğan´ı sık sık var gücüyle tenkit ediyordu. Tabi Erdoğan da onu küçümsüyor, hor görüyor ve yıkıcı bir şekilde tenkit ediyordu. Kısaca bu aşamada birbirine demediklerini bırakmadılar?

 Ya şimdi? Dün asker, polis görev yapamıyordu, bugün dağ, taş terörist kovalıyor. Dün teröristler, yol kesiyor, kontrol yapıyorlardı, bugün esameleri yok, inlerinde yok oldular. Dün Barzani, Türkiye´de kırmızı halı ile karşılanırken, bugün gelemez oldu. Dün belediyeler hendek kazanların maaşını veriyordu, bugün kayyum atanarak halka hizmet ediyorlar. Erdoğan dış düşmanlara ve iç işbirlikçilerine karşı milli söylemlerine ve dik duruşuna devam ediyor. Yani gözle görülen büyük değişiklikler var?

 Devlet Bahçeli, önce milletim ve ülkem, daha sonra partim ve ben düsturunu kabul etmiş ve uygulayan bir liderdir. Birkaç oy fazla alayım diye siyaset yapmaz. Yurdumuzun her tarafının düşmanlar tarafından çevrildiğini bilir. Yurdumuzun içinde de rejim düşmanlarının var olduklarının farkındadır. İç ve dış düşmanların her an ülkedeki olumsuzlukları ve zaafları ülkenin yıpratılması için kullandıklarının farkındadır. Bundan dolayı, bu düşman sürüsüyle mücadele eden Erdoğan´a ve hükümetine verilen desteğin, devlete verilen bir destek olduğunu kabul eder. Devletin yanında olmanın bir vatanseverlik olduğunu görür. Bunun için 15 Temmuz´dan sonra, iktidarın içte ve dışta her türlü terörle mücadelesine, milli güvenliğimiz ile ilgili atılan her adıma var gücüyle destek verir. Bunu da gururla ilan eder.

 Fakat, Bahçeli´nin vermiş olduğu bu destek, kamu oyunda yeterince anlaşılmış değil. Erdoğan´ın geçmişteki Bahçeli için söylediklerini görüyorlar ama daha sonraki değişimi anlamamazlıkdan geliyorlar? Dün birbirini tenkit eden iki liderin, bugün birbirini anlaması hoş görülmüyor. Yine aynen birbirlerine hoş görüşsüz davranmaları isteniyor?

 Söylemleri, milli duruşları ve amaçları bir yerde birleşen, bütünleşen iki liderin beraber hareket etmelerinden doğal ne olabilir ki? Ülkenin sorunlarını beraber çözmek için şartlar oluşmuşsa iki liderin elele vermesinden daha normali olabilir mi? İşte bunun akabinde CUMHUR İTTİFAKI oluşarak ülkenin geleceğini belirlemeye çalışıyorlar. İnşallah başarılı olurlar?

 Başa dönersek, BAHÇELİ, İKTİDARIN ÜLKE İÇİN ZARARLI GÖRDÜĞÜ İCRAATLARINI ŞİDDETLE TENKİT EDER, YOL GÖSTERİR, FAYDALI BULDUĞU İCRAATLARI DA AYNI ŞİDDETLE TAKDİR EDER, ALKIŞLAR VE YARDIMCI OLUR. YANİ NE İKTİDARDIR NE DE KÖRÜ KÖRÜNE MUHALEFETTİR.

23.5°