Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

BEKİR YALÇINKAYA


Denizden Babam Çıksa Yerim Midem Acıksa

Meclis´te de tarihî bir vahşet olarak Antakya Destanı´ndan dem vuran vekillerimiz, denizden çıkan babasını yiyecek evlâda ve ona bu senaryoyu hazırlayan yamyam senaristlere niçin bir şey diyemiyorlar?


  Havsalam almıyor..

 Eşini ve dostunu bıçak altına yatırıp üç beş parça ciğerden, beş on parça böbrekten et koparan, timsah dişli ve çakal ruhlu zalim gençliğe ve onu izleyen gaddar kemalâta havsalam almıyor.

Şaşıyorum..

  Devrin nefsî ve keyfî imkânlarına kavuştuğu hâlde, gitgide kültürden ve meziyetten sıyrılıp düzensizleşen cemiyete şaşıyorum.

   Mizanım bir türlü düzelmiyor..

  Sık sık büyük ve küçük (!) kanallar arasında geziniyorum. Hangisi benim ideallerime ve manevi hislerime, ne kadar cevab veriyor diye bir kefe tartısını kullanıyorum. Bakıyorum ki mizanım düzeleceğine inadına bozuluyor.

   Büyüklük ve vakar arıyorum..

  Ne kadar siyasi büyük varsa, beklediğim vakarı vermiyor. Bütün işleri güçleri birbirleriyle hırlaşmak, doğrularını yalanlamayı, yalanlarını doğrulamayı büyük çabadan ve hizmetten sayan Tepe Başı kliniklerde büyüklük ve vakar arıyorum. Büyüklük de yoook.. Vakar daaa..

    Biz zannettik ki, eğitim müesseselerimizden ideal gençlik, akıllı gençlik, dürüst gençlik ve manâ ve maneviyatca zengin gençlik yetişiyor.

  ..Ve biz zannettik ki cemiyet hayatımızın idamecilerini kültürel ve sosyal çizgilerde tam Osmanî, yahut tam Asr-ı Saadet eksenli yetiştirdik.

   Haydaaa.. baktık ki sarıldıkça vehamet titreşimleri veren bir cemiyet içinde çırpınmaya başladık. Ki sokakta omuzumuza omuz atan, önümüzde eğileceği yerde, adeta yüzümüze tükürürcesine yerimize balgam sümkürten burunlu cemiyet içinde tiksintilere düştük.

  Hakkı ve hukuku gözetecek diye hâmilerinin üniversite kapılarına yollayıp, adam olacak zannettikleri kalem sallayıcı ve kâğıt karalayıcıları yumurta bombardımancıları olup çıkınca paparanın kaç ettiğini bile hesablayamaz olduk..

   Burnumuzdan solumaya başladık.

   Bir tekerine can kurban. Bırakın bir tekeri, bir biconunda dahi alınteri ve hakkı olmadığı hâlde yakmak sıfatıyla kaç aracı ateşe veren İbrahim´e musallat Fravunlar maddemizi değil, manâmızı yokettikçe, evet burnumuzdan solumaya başladık..

   Peki, bütün kabahat; bu berbat işlere kendini memur kılan şu şerefsiz densizlerde mi?

   Bir salak çocuk, öbür salak çocuğa reklâm olsun diye;

 -Denizden babam çıksa yerim.. dediğinde nasıl da sırıtıyoruz ve Keyf (!) alıyoruz.

  İyi, çocuk babasını yesin de, ona bu babayı yedirten reklâm koordinatörleri de yeni yeni saçmalıkların cesaretini bu keyfimizden almıyorlar mı? Hem senaryo rezaletini yazanda da, hem o yazılanları gülümseyerek, hattâ kahkaha atarak seyreden madrabazlarda da bir suç unsuru yok mu?

  Hele hele devlette?

  Bu gibi baba yediren zihniyetlere fırsat ve güç veren, hele hele bu devletin aslî makamlarında bir kabahat, bir özür yok mu?

   İşte bunun için daha çok havsalam almıyor ve daha çok şaşıyorum..

   Meclis´te de tarihî bir vahşet olarak Antakya Destanı´ndan dem vuran vekillerimiz, denizden çıkan babasını yiyecek evlâda ve ona bu senaryoyu hazırlayan yamyam senaristlere niçin bir şey diyemiyorlar?

  O taraftan; ?Piyer L´hermit asaletmâableri Kral Tafur´a; ?şurada öldürdüğünüz Türkler´in etlerinden ne güzel jambon olur. Pişiriniz, tuzlayınız ve yeyiniz? dedi, diyerek Bizans´ın vahşetini dillendireceksin, bu taraftan da iki yamyam çocuğun ardına gizlenip insan etinden dürüm/ekmek yiyen yamyam illerine gıkın çıkmayacak..

   Yazık.. ki ne yazık! Türkiye; yani Türk Milleti´nin ülkesi, yamyamların at oynattığı, beli doğrulmaz ve dik durmaz vaziyetli bunakların izdivaç için olmadık rezaletler sergilediği bir edebsiz âlem hâline gelmiş ve getirilmiştir. Peki RTÜK denilen müessese nerede, rolü ne âlemde?

  Ruhum kararıyor..

  Her gün TV denilen ve küçükleri hor gören büyüklük maruzatı kanalların yaptıklarına göz yumuldukça içim de kararıyor, dışım da..

  Mes´ûl tarafı bir kenara atın, cemiyet olarak bütün bu rezilliklere üff.! bile diyemeyen bir cemiyet düşündükçe ruhum büsbütün kararıyor..

  Kimin adına; Güzel yetiştirilmiş ahlâklı insanlığın kamburu olan, kötü yetiştirilmişlerin kaygusu adına. 

26.4°