Bugün, 30 Nisan 2024 Salı

İhsan Yelken


ESKİ GÜNLERİ ÖZLÜYORUZ?

Eski günler derken, herkesin aklında yer etmiş, bir eski zaman dilimi vardır. Kendine göre en eğlenceli ve mutlu olduğu bir zaman dilimi?


Kısa veya uzun süren bu zaman dilimi sana göre farklı bana göre daha farklı bir şekilde olabilir. Kimi, hiçbir sorumluluğunun olmadığı, hiçbir şeyin düşünülmediği, o saf, masum çocukluk zamanını özler. Akşama kadar arkadaşları ile oyun oynayıp yine de oyuna doyamadığı, annesinin ?haydi oğlum eve gel´ demesine, dışarı çıkmış gömleğini düzeltirken, ?daha yeni başlamıştık anne´ diye mırıldandığı o çocukluk günlerini özler. Kimi doğada yaşamasını sever, yediği, içtiğinin organik olmasına sevinir, tertemiz havayı ciğerlerine çektiği o mutlu günlerini özler. Bir başkası da, çok para kazandığı, fakir, fukaraya yardım ettiği, sayılıp, sevildiği mesleğinin en verimli günlerindeki genç ve dinç halindeki zaman dilimini demek istiyordur eski günleri özlüyoruz derken?

Ama ben size, şu içinde bulunduğumuz yasaklı ve kısıtlı günlerin olmadığı zaman diliminden bahsediyorum. Aşağı yukarı, covit19 ile bulanıp kirlenen 11 ay dışındaki zaman diliminden?

Büyüklerimizi, hastalarımızı ziyaret ettiğimiz o hür günlerimizi özlüyoruz. Bayram günlerinde, düğün törenlerinde dost ve akrabalarla bir arada olmayı, doyası sohbet etmeyi özlüyoruz. Kırlarda koşmayı, oyun oynamayı özlüyoruz. Davetlerde dostlarla olup doyası yemek yemeyi, çay içmeyi özlüyoruz. Toplu taşıma araçları ile istediğimiz yere serbestçe gidebildiğimiz günleri özlüyoruz. Nereye gidiyorsunuz, nereden geliyorsunuz diye sorulmadığı, kimliğimize bakılmadığı, yaşımızın kimseyi ilgilendirmediği, saat kaç deyip ceza kesilmediği günleri özlüyoruz?

Evet hürriyetimizi özlüyoruz, her şeyi yapmakta hür olduğumuz o serbest günleri özlüyoruz. Unutmamak üzere hafızamıza yazdık, hürriyetin ne kadar önemli olduğunu. Ne kadar önemliymiş, istediğin zaman gezmek, tozmak, bahçede, parkta oturmak, iki arkadaşla kahveden çay içip dertleşmek?

Hele yol boyu doyası yürümek?

Ne kadar önemliymiş, bilemiyormuşuz değerini?

Bir şeyin değeri, onu kaybedince anlaşılırmış. Hürriyetin değerini bilmiyor değildik, ama bu kadar hafızamızda yer etmemişti. Daha doğrusu kıymetinin farkında değildik?

Unutmamıştık, unutamazdık da?

?Ya İstiklal Ya Ölüm´ diye uğruna milyonlarca kan döküldüğünü, onlarca milletin yok olup gittiğini, milleti millet yapan bu kadar önemli varlık, farkında olunamaz mı, nasıl unutulabilir ki? Bizim aradığımız, perişan olduğumuz aslında hürriyetimizin yokluğu değil, hür ülkemizde, ? hürriyetimizin kısıtlanması´ ?istediğimiz gibi hareket edememek´tir. Hürriyetimizin kısıtlanması, sokağa çıkmanın sınırlanması ve toplu taşıma araçlarının kullanılmasındaki kısıtlamalar bizi perişan ediyor. İstediğin yere gidemiyorsunuz, acil alınması gereken ilaç, ekmek, gıda? gibi ihtiyaç maddelerini alamıyorsunuz?

Ya bir de 65 yaş üzeri iseniz, şartlar daha da ağır?

´ Size üç saat süre vermişler, bu zaman diliminde tüm ihtiyaçlarınızı giderin ve eve kapanın yoksa ceza yersiniz´ denmiş. Üç saat içinde bir şey yapılamayacağını bilmiyorlar mı? Genellikle 65 yaş üstü olanlarda birkaç türlü hastalık mevcut olduğu hiç akıllarına gelmemiş mi? Geç kalktıkları, kahvaltı yapayım derken saatin 10, 11, olacağını bilmiyorlar mı? Saat 13´de zaten süre bitiyor. Bu süre, ne eczaneden ilaç almaya ne marketten ekmek almaya yeterlidir. Zaten bankaya gitmeyi aklınıza bile getiremezsiniz, çünkü o saatlerde bankalar kapalıdır. Koşturursunuz, yorulursunuz ama temel ihtiyaçlarını dahi temin edememişinizdir. Çocuklara sipariş vermekten usandık, onları bıktırmamak için de gayret gösteriyoruz. Çocukların, torunların bir ? off ´ demesi bizi, yaralar çok üzer. Allah razı olsun bu güne kadar demediler, demeyeceklerini de biliyoruz ama yine de çok dikkatli olunmalıdır. Bu pandemi şartlarında herkes kendisinden ve karşısındakine taşıma riskinden korkmaktadır. Taşıyıcı olabilirim korkusu ile, büyük anne ve babalarını koruma adına siparişleri kapının önüne bırakıyor, içeri de giremiyorlar. Ne kötü bir virüsmüş, torunlarına yaklaşamıyorsunuz, onlara sarılıp öpemiyorsunuz. Göz göze gelip el sallamakla yetiniyorsunuz...

Nerede ise bir yıldır evde kapalı kalmaktayız. Yürümeyi unuttuk, diz ağrılarımız başladı, İnşallah başka sorunlarla karşılaşmayız?

İlk aylar dinlendirici oldu bazen hoşumuza gitmedi de değil. Dinlendik, bulmaca çözdük. Dostlarımız ile telefonla konuştuk, birbirimizi teselli ettik. Uzadıkça, sıkıntı başladı, ihtiyaçların temini zorlaştı, evde yalnızlaştık, unutuluyoruz diye üzüldük. Bu coranavirüsü görmemek için hastane randevulerini bile iptal ettik?

Geçmişimizle yüzleştik, hayallerime daldık?

Ne ise artık ışık göründü, ümidimiz artı. Tüm dünyada olduğu gibi aşılama işi, yurdumuzda da hızla devam ediyor. Aşının gelmesi her kesime bir sevinç getirdi, bir ümit aşıladı. O güzel günlerin yakın olduğu müjdesini verdi. Geleceğe dair planlar yapılmaya başlandı. Hayat yeniden başlayacak, herkes işinin başına geçecek, kayıpları telafi edecek, geçmişteki zararları unutacak, sağlığının sadakası sayacak?

Allah bir daha bu ve bunun gibi felaketlerden korusun?

Yeniden görüşmek dileği ile?

Saygılarımla?

İhsan YELKEN.

24.2°