Bugün, 28 Nisan 2024 Pazar

İhsan Yelken


GENÇLİĞİ KORUYAN ÖRF VE ADETLERDİR...

Örf ve adetlerini ihlal edip hata yapan bir genç, halk nazarında en büyük cezayı almış sayılırdı.


   'Tanrı Dağı Kadar Türk, Hıra Dağı Kadar Müslümanız.' 'Müslümanlık' hoşumuza gittiği için 'Türk' olmadık, aksine 'Türk' olarak yaşarken, Örf ve adetlerimiz, manevi varlığımız İslam’a benzediği için 'Müslüman' olduk. Daha sonra kendiliğinden Türk İslam ülküsü oluştu...

   Eskiden örf ve adetlerimiz vardı. Yazılı yasa değildi ama hep uyardık, ihlal etmemeye azami dikkat gösterirdik.

   Örf ve Adetlerimiz devamlı bizi takip eder, bizi kötü bir şey yapmaktan men eder, daima bizi korur, kollar ve hiç bir kötülüğe yaklaştırmaz, uzak tutardı.

   Okulun birinde öğretmen hatasını gördüğü bir kız öğrenciye bir tokat atmıştı. Annesinden tepki beklerken, "Hocam bizim kızı neden öldürmedin de eve sağ gönderdin?" diye öğretmenin ellerine öpmek için sarılması sizi şaşırtmasın. Babasının da "Hocam çocuklarımızın eti sizin kemikleri bizim" demesi çok anlamlı ve düşündürücüdür. 

   Hayatımızın her alanında hatta sokakta oyun oynarken bile örf ve adetlerimiz bizimle yaşar, onu ihlal edip bir argo kelime bile kullanamazdık. Ayıp sayılır, insanların yüzüne bakamazdık. Bir hatamızı görse mahalle büyüğümüz "Ayıp" diye kulağımızı çeker, bir şey diyemezdik. Anne ve babamıza da söyleyemezdik, söylersek bir tokatta onlardan yerdik.

   Örf ve adetlerini ihlal edip hata yapan bir genç, halk nazarında en büyük cezayı almış sayılırdı. "Ayıp" cezasını alan genç, halk arasına giremez, utancından kimsenin yüzüne bakamazdı. Bir yere gidemez, düştüğü suçluluk hissi genci intihara kadar götürebilirdi. Bunun için hata yapmamak için elinden gelen gayreti gösterirlerdi.

   Evvelden ayıp vardı, utanma duygusu vardı, büyük, küçük vardı, saymak, sevilmek vardı. Her şeyden önce onur vardı.

   Gençliğimiz için örf ve adetlerimiz bir anayasaydı. Örf ve adetlerimiz unutuldu, yozlaştı, küçümsendi, dikkat edilmez hale geldi. Gençlerimiz korumasız kaldı. Kendilerini koruyan, kollayan güçten yoksun kalınca, her türlü batağa kontrolsüz girdiler, maalesef şimdi debelleşiyor, çıkamıyorlar...

   Gençliği her türlü bataklıktan kurtarıp milletin geleceğini garantilemek için çok acil MANEVİ SEFERBERLİK başlatmak lazım. Yeni hükümetin ilk görevi bu olmalı...

   NOT: Öğretmen öğrenciyi döver mi, kulağını çeker mi? Evet bazen hatasını gördüğü öğrencinin kulağını çeker, ama ağrıyacak, canı yanacak diye de korkar, eli titrer, kıyamaz ona.. 

   Yeniden görüşmek ümidi ile, Allah'a emanet olun. 

İhsan YELKEN.

26°