Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Muharrem Günay Sıddıkoğlu


MUHSİN KİME DENİR?

Yapılan iyiliğin ve ihsanın inkâr edilmesi hoş görülmemiş, birtakım insanların yapıları iyilikleri inkâr etmelerinin kendilerinin cehenneme girmesine sebep olan bir haslet olduğu bildirilmiştir.


Kur´an-ı kerimde takva sahiplerinin aynı zamanda ihsan eden Muhsinler

olarak adlandırıldığını görmekteyiz.

?Ellezîne yünfigûne fisserrêi veDDarrâi vel kâZımînel ğayZa vel Âfîne

aninnâsi. Vallâhu yühıbbul muhsinîn ( e ) (3/Ali imran?134)

?O takvâ sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar;

öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da Muhsinleri (Allah´ı görüyor gibi ibadet edenleri ve yaşayanları, güzel davranışta bulunanları)

sever. (3/Ali imran?134)

Hiç şüphesiz muttakîler (Allah´ın emirlerine uygun yaşayan ve karşı

gelmekten sakınanlar), Rablerinin kendilerine verdiğini al(ıp razı ol)muş

olarak cennetlerde ve pınarlar(ın başların)dadırlar. Çünkü onlar, bundan

önce güzel hareket ederlerdi. (Onlar ibadet etmek için, ancak) gecenin az

bir kısmında uyurlar, seherlerde (dua edip) istiğfâr ederlerdi. Kendilerinin

mallarında hem dilenen hem de (istemekten çekinen) yoksul için bir hak

vardı (ki bunu bilip verirlerdi). (Zariyat 15-19)

İnsanlara iyilik etmek, yararlı ameller işlemek ve ?Allah´ı görüyormuş

gibi, O´na ibadet etmek? demektir. İyilik, güzellik, uygun ve güzel olanı en

güzel ve kusursuz bir şekilde yapmak. İhsan; Allah´ın huzurunda olduğunu

onu gönül nuruyla görüyormuş gibi tasavvur ederek kulluk vazifelerini

yerine getirmek. Bu anlamda ayet-i kerimede ?Öyle değil! Kim muhsin

olduğu halde kendini Allah´a teslim ederse, onun mükafatı Rabbinin katındadır.?

(el-Bakara, 2/112). İnanç ve gönül planında ihsan ve teslimiyet

Allah´ın kullarından istediği kurtuluş beraatıdır. Anne-baba hakkındaki

tavsiyelerde de onlara ?ihsan? ile davranılması istenmiştir (bk. el-Bakara,

2/73; en-Nisa, 4/36; el-En´âm, 6/151; el-İsrâ, 17/32).

Münafıklar Hz. Peygamber (s.)´e gelmişler ve yaptıkları kötülükleri

gizlemek ve güzel göstermek için ?...Biz ihsan ve uzlaştırmadan başka bir

pey yapmak istemezdik.? (4/Nisa?61) diyerek Allah adına yemin etmişlerdir.

Bu ifade tarzından ihsan kavramının Araplar arasında bilinen ve

kullanılan bir kavram olduğu anlaşılıyor. Ancak İslâm bu kavrama farklı

bir anlam yükleyerek mutlak iyilik, güzellik ve iyi davranış olgusunu ilâhî

iradenin kabulüne ve rızasına uygun olarak yapıları iyilik tarzında değiştirmiştir.

Nitekim bu manayı Kur´an´ın ifadelerinde ve Hz. Peygamberin

hadislerinde müşahede etmek mümkündür.

Cibril (a.s) sahabelerden Dıhye (r.a)´in şeklinde Hz. Peygamber (s.a.s) in huzuruna gelmiş ve ona

?ihsan nedir?´ sorusunu sormuştur. Peygamber (s.) ihsanışöyle tanımlamıştır:

?Allah´a onu görüyormuşsun, sen onu (gözle) görmesen de o seni

görüyormuşçasına kulluk etmendir?(Buhârî, Tefsiru sûre (31); İman, 37;

Müslim, İman, 57; Ebu Davud, Sünne, 16; Tirmizi, İman, 4; İbn Mace, Mukaddime,

9). Seyyid Şerif ihsan teriminin tarifini yaparken bu hadisi zikrederek

şöyle demektedir: ?Basiret nuruyla Rabbü´l-Âlemîn´in huzurunda

olduğunu tasavvur ederek kulluğu yerine getirmektir. Hadisteki ?sanki onu

görüyormuşsun? ifadesi Allah´ın bizatihi görülmesinin maksat olmadığını,

Allah´ın sıfatlarını idrak ederek kulluk etmenin istenildiğini anlatmaktadır?

(Seyyid Şerif e/-Cürcani, et-Ta´rifât, s. l2). Bu tür davranışlarda bulunanlara

da Muhsin denir.

Hz. Ali ?Kulluk ettiğin Rabb´ini görmüş müsün?? sorusuyla karşılaşınca;

?Ben görmediğim Rabb´e kulluk etmem.?(Bihar´ul-Envar, c.4, s.44,

52, 53, 54, 304 ve c.41, s.15.)demiştir. ?Peki, Rabb´ini nasıl gördün?? sorusu

gelince de; ?O´nu baş gözüyle görmek olmaz; O´nu kalp, iman hakikatiyle

görür.? cevabını vermiştir. Sonra da Allah´ın bu dünyada baş gözüyle

görülemeyeceğinin delilini açıklayarak; ?Zira baş gözüyle görülme

imkânı olan her şey ancak yaratık olur.? buyurmuştur.

İhsan yalnız ibadetle ilgili meselelerde Mü´minin yükümlü olduğu

bir sorumluluk değil, bütün söz ve işlerindeki değişmez tavrıdır. Hz.

Peygamber ?Allah her şeyde ihsan ile davranılmasını kullarının üzerine

gerekli kılmıştır. Bundan dolayı ?Öldürdüğünüzde güzel davranın,

hayvanların kesiminde güzel davranın.? (Müslim, Sayd, 57; Ebû Dâvud,

Edâhî, 11; Tirmizî, Diyat, 14; Nesai, Dahaya, 22, 26; İbn Mace, Zebâih, 3)

buyurmuştur.

Bu anlamda Muhsin, bütün zamanını Allah´ı görüyor gibi geçiren Müslümandır.

Yapılan iyiliklerin karşılıksız ve Allah rızası için olmasının gerekliliğine

de işaret eden Hz. Peygamber (s.) şöyle buyurmuştur: ?İnsanlar bize

iyi davranırsa onlara iyilik yaparız, şayet kötü davranırlarsa onlara kötülük

yaparız.? diyen şahsiyetsizlerden olmayın.? (Tirmizî, Birr, 63).

Yapılan iyiliğin ve ihsanın inkâr edilmesi hoş görülmemiş, birtakım

insanların yapıları iyilikleri inkâr etmelerinin kendilerinin cehenneme girmesine

sebep olan bir haslet olduğu bildirilmiştir. Kocalarını ve kocalarının

iyiliklerini inkâr eden kadınların cehenneme gireceği bildirilmiştir. (bk. Buhari,

İman, 21; Kusuf, 9; Müslim, Kusuf, 17).

?(Resulüm!) Sen af yolunu tut, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir.

Eğer şeytanın fitlemesi seni dürterse hemen Allah´a sığın. Çünkü O,

işitendir, bilendir. Takvâya erenler var ya, onlara şeytan tarafından bir

vesvese dokunduğunda (Allah´ın emir ve yasaklarını) hatırlayıp hemen

gerçeği görürler. (7/A´raf?199.200.201)

 

 

 

17.9°