Bağrına basar.. Varına yoğuna bakmadan elinde avucunda ne varsa naçar kalmışlarla paylaşır.. Bunlara, bu güzel hasletlere dair geçmişten günümüze tarihimiz sayısız örneklerle doludur... Bütün bunlara rağmen; düşmanı, düşmanlık edeni haddinden fazla çoktur.. Bu bağlamda tarihsel süreç içerisinde düşmanı; sadece kılık ve ad değiştirerek..
-Kırım´da, Azerbaycan´da Rus,
-Azerbaycan´da, Doğu Anadolu´da Ermeni,
-Doğu Türkistan´da Çin, -Batı Trakya´da Yunan,
-Kıbrıs´ta Papaz elbiseli katil Makarios´un başı çektiği Rum,
-Balkanlarda Tito, Çavuşesku, Todor Jivkov,
-Arnavutluk´ta Enver Hoca,
-Bosna´da Sırp Kasabı Ratko Mladiç
-R. Kradziç- S. Miloseviç..
-Kerkük´te, Altınköprü´de, Tuzhurmatu´da Saddam-Talabani-Barzani,
-Suriye´de Hafız Beşar Esad,
-K.Maraş´ta, G.Antep´te Fransız,
-Antalya, Konya´da İtalyan,
-Filistin, Kudüs´te İngiliz,
-Irak´ta, Suriye´de PKK/PYD elbisesi giyerek yada itlerini silahlandırıp başımıza bela eden ABD olur...
Dışarıda olur da, içimizde de olmaz mı?.. Kıyamet gibi...!!!
Hayırlı Ramazanlar...
Yeni bir yazımızda buluşmak üzere esen kalınız..