Bugün, 20 Nisan 2024 Cumartesi

TAHSİN ERASLAN


DARBECİLERE OSMANLI TOKATI

Millî irade, ayrılık-gayrılık istemiyor. Kenetlenmiştir. Cemaatler, tarikatlar, şeyhler, müridler anlayışı bitmiştir. Karanlığa geçit yoktur.


15 Temmuz 2016 tarihi, Türk Demokrasi tarihinde önemli bir olgudur.

Yalnızca ?geçmişe yönelik? olduğunu sandığımız pek çok sözlerin, özdeyişlerin, hepsinden önemlisi tespitlerin ?geçmişe yönelik? olduğu kadar, aslında ?geleceğe yönelik? de olduğunu, geleceğe ışık tuttuğunu gördük, öğrendik.                              

En azından böyle değerlendirilmelidir. Hemen hatırladığımız birkaç örneği, günümüze uyarlayarak paylaşmak istedim.

 ?Ey Türk Gençliği!? hitabesini, 15 Temmuz´dan sonraki meydanları görerek biraz değiştirip şöyle de okumak istiyorum:

Ey Türk Milleti! İlk görevin, Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini, sonsuza dek korumak ve savunmaktır. Varlığının ve geleceğinin tek temeli budur. Bu temel, senin en değerli hazinendir. Gelecekte de, seni bu hazineden yoksun bırakmak isteyecek, iç ve dış düşmanların olabilecektir. Bir gün, bağımsızlığı, cumhuriyeti ve millî iradeyi savunma zorunluluğuna düşersen, göreve atılmak için, içinde bulunacağın durumların olanak ve koşullarını düşünmeyeceksin! Bu olanak ve koşullar, çok uygunsuz durumda da ortaya çıkabilir. Bağımsızlık ve cumhuriyetine göz dikecek düşmanlar, dünyada örneği görülmemiş bir gücün temsilcisi-de-olabilirler.

Zorla ve hileyle aziz/değerli vatanın, kaleleri alınmış, tersanelerine girilmiş, Boğaziçi köprüsü kesilmiş ve memleketimiz, darbecilerce işgal edilmiş de olabilir.

 Paniklemek yok. Sağduyu var. Ayrılık-gayrılık yok. Bir´lik-beraberlik var. Dosta-düşmana duyurulur?

 Emsalsiz şairimiz M. Âkif ERSOY, en çetin günlerimizde tespitlerde bulunup uyararak haykırmıştı ya:

 ?Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

 

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!

 

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;

Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın."

 

 H. Nihal ATSIZ, tespitinde geçmişe dönük değil, aynı zamanda geleceğe de yönelikmiş, bunu şimdilerde, 15 Temmuz 2016 birlik-beraberliğimizde gördük:

?Dün sultanlara taptığı zannolunan bu millet, millî mevcudiyetini tehlikede görünce bir kumandanın emri altına girmiş, hayatını ortaya atarak istiklâlini ve istikbâlini kazanmıştır.?

Kuvay-ı milliye/milli kuvvetler/ulusal güçler/millî irade, adına ne dersek diyelim 1919´lardaki o büyük şahlanış için M. Kemal şöyle demişti: ?Millî irade öyle bir nurdur ki onun karşısında taç ve tahtlar yanar, mahvolur.?

Millî irade, ayrılık-gayrılık istemiyor. Kenetlenmiştir. Cemaatler, tarikatlar, şeyhler, müridler anlayışı bitmiştir. Karanlığa geçit yoktur. Hangi düşünce ya da görüşleri paylaşırsa paylaşsın, insanlarımız, demokrasiyi özümsemiştir. Milletimiz, darbecilerin ummadığı duyarlılığı göstermiştir. Darbeciler, Osmanlı Tokatı gibi sert kayaya çarpıp darmadağın olmuşlardır, bir daha bir araya gelemeyecek nitelik ve nicelikte.

N. Fazıl KISAKÜREK´le bitirelim:

?Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes.

Ey kahpe rüzgâr artık ne yandan esersen es..?

21.1°