Gara Bölgesindeki bir mağarada kanlı terör örgütü PKK tarafından on üç vatandaşımızın katledilmesi, tüm Türk Milletini derinden üzdü, vicdanını kanattı, ?ne olacaksa biran önce olsun kıvılcımları´ çakmaya başladı.
Tamamı sivil, silahsız, savunmasız, masum kişilerdi. Her biri, üç, beş yıl önce özel hayatlarıyla ilgili bir faaliyetleri sırasında kalleşçe kaçırılmıştı. Pkk tarafından kaçırıldığı belli olmakla beraber, uzun bir süredir nerede tutulduğu bilinmiyordu. Hdp milletvekili Pervin Buldan ile Akp´li Öznur Çalık arasında var olduğu kabul edilen konuşma gösteriyor ki, ?kaçırılma olayı ve tutulacağı yer´ Hdp ve Pkk´nın ortak tavırlarıyla oluşmuştur. Sorulan bir soruya Pervin Buldan´ın, ?kısa bir müddet misafir edip sonra bırakacaklar´ cevabından anlaşılıyor ki, Hdp demek Pkk demektir, siyasi uzantısı falan değil tam kendisidir. Lanet olsun her ikisine de?
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akay ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu´nun TBMM´ne verdiği tatmin edici bilgiden anlaşılan, konunun bilinmeyen bir yerinin kalmadığı yönünde. Devlet üzerine düşen her görevi yerine getirmiştir. Şehitlerimizi canlı alabilmek için hiçbir kapıyı kapatmadıkları anlaşılıyor. Hatta İnsan Hakları Derneği (İHD) ?ailelere, müsaade edilirse kaçırılanları biz getirebiliriz´ haberleri üzerine, Cumhurbaşkanı, Süleyman Soylu´ ya ?inceleyin, imkan verin getirsinler biz gümrükten alırız, sorun olmaz´ mealindeki yardımcı talimatları vermiştir.
13 Şehidimizin birinci derecede sorumlusu Pkk´dır. Bu kanlı terör örgütü, elleri, kolları bağlı insanlarımızı gözünü kırpmadan alçakça, vahşi bir şekilde katletmiştir. Bu katliamı yapanlar, yapılmasına emir verenler ve her türlü yardımcı ve yataklık yapan uzantıları, insanlık önünde hesap vermelidirler. Şehitlerimizin kanı yerde kalmamalıdır.
Türk Milleti ayağa kalkmış, tüm tenkit okları Pkk´ya yönelmiş ve birlik ve beraberliğin zemini zirve yapmış iken, Chp Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıcdaroğlu, daha şehitlerimize rahmet dilemeden, katliamı yapan terör örgütü Pkk´yı kınamadan, kısa bir süre önce sayın bakanları dinlememiş gibi çıkıp, ?Tüm sorumluluk Cumhurbaşkanınındır? deyip ve peşinden sorular sıralaması ortamı germiş ve azalan stres ortamını artırmıştır. Ciddi ciddi yol gösteriyor edasıyla, Abdullah Öcalan´dan neden yardım istenmediğini, yıllarca dostum dediğiniz Trump´ın dostluğunu neden kullanmadığını soruyor?
Sayın Kılıçdaroğlu, ABD´nin, Pkk´ya tırlar dolusu silah ve mühimmat gönderildiğini söyleyerek geliyoruz, şimdi baştan mı anlatalım? Daha terör örgütünün adını söylemekten çekiniyorsunuz kınamanızı nasıl bekleyelim? Bakın hele, ?ÖRGÜTÜN ADINI TELEFUZ ETMEK, ONUN PROPAGANDASINI YAPMAK OLUR´ demiş partiniz. Sayın Kılıçdaroğlu, Türk Milleti sizden terör örgütü Pkk´nın şiddetle kınanmasını, lanetlenmesini bekliyor. Terör örgütünün arkasındaki güç olarak görünmenizi istemiyor. Terörün ülkemiz gündeminden düşmesi için tarihi adımlar atmanızı, teröre karşı birlik ve beraberlik için güç vermenizi bekliyor. Emin olunuz, birlik beraberliğin sağlanması ve terörün yok oluşuyla, Türkiye Cumhuriyeti Devleti´nin yükselişi hızlanacak ve zirveye tırmanmasını hiçbir güç engelleyemeyecektir.
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, Chp olarak millete umut veremiyorsunuz, iyi niyetleri istismar edip hep karamsarlık tohumları ekmeniz, sizi anlaşılmaz hale getiriyor. Terör örgütleri ile aranıza mesafe koymadan ?vatandaşın yanındayız´ demeniz samimi görülmüyor. Terör örgütünün ismini bile telefuz edemeden şehitlere baş sağlığı dilemeniz, güven duyulmaya yeterli değildir. Zamanla rahmetli Bülent Ecevit´in iktidar yolunda tüm sol fraksiyonlarına kapısını açması ve sonunda parça parça olmasından ders almadığınız anlaşılıyor.
Yıllarca İngiltere İra, İspanya Eta terör örgütü ile bilmem neresi ne örgütü ile görüşerek terörü bitirdi diye, terör örgütlerini adres gösterdiniz. Hala da gösteriyorsunuz. Recep Tayip Erdoğan, ?Ağzımız kanla dolsa da, kızılcık şerbeti içtik diyeceğiz´ diye ?bu ülkede terör bitecekse, çözümse çözüm, çözüm süreci yapacağız´ diye yola çıktı ama birileri o süreci sabote etti, şova çevirdi. Hep o noktadan, Megri, megri diye devlete, hükümete vurmaya çalıştılar. ( Sürec elbette bir yıkım projesidir, milletimizi perişan etti, buradaki savunma değil bir görüş acısı?) Şimdi de, ?Abdullah Öcalan´dan neden yardım istemediniz?´ diye aynı adres gösteriliyor. Bir taraftan Osman Öcalan´ı TRT´ye çıkarıp, medet umdunuz diye hükümeti yerden yere vuracaksınız, diğer taraftan Osman Öcalan´ın dostları ile, kankaları ile gizli kapılar arkasında anayasa taslağı yapmaya kalkacak, tiyatro, sinema, konserlerde buluşacaksınız. Allah aşkına bunun neresinde samimiyet? Mağdem Osman Öcalan´ın TRT´ye çıkması ayıptır, yanlıştır, (bence de ayıptır,yanlıştır.), siz neden kankaları ile senli benli samimi bir ortam bulabiliyorsunuz? Mağdem ki bu iş yanlış, hatalıdır, sizin için de ayıp, yanlış değil mi?
Ayrıca şuna inanıyorum ki Sayın Kılıçdaroğlu, bu 13 vatandaşımızı kurtaracak en büyük güç sizdeydi? Başkasına havale ederek bu sorumluluktan kurtulamazsınız? Senli benli samimiyet sizde vardı, beraber birbirinize oy verdiniz oy aldınız, aynı adayları gösterip oy kullandınız. Kapalı kapılar arkasında ülkeyi idare edecek anayasa taslağını yapabilecek kadar samimi diniz. BU 13 VATANDAŞIMIZIN KURTULMASI İÇİN BİR RİCA ETMEK AKLINIZA GELMEDİ Mİ? İNANIN SAMİMİ OLARAK İSTESEYDİNİZ, ŞEHİTLERİMİZİ CANLI ALMA ORANI ÇOK ÇOK YÜKSEK OLABİLİRDİ?
Yazımı bitirirken, şehitlerimize rahmet, ailelerine ve Türk Milletine sabır ve baş sağlığı diliyorum. Allah milletimize böyle felaketleri bir daha göstermesin?
Yeniden buluşma dileği ile?
Saygılarımla?
İhsan YELKEN.
