Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

İhsan Yelken


SADECE BİR FİKİR OLARAK...

´ Fakirin elinden ekmeğini al üstünü yırtma´ deyiminde olduğu gibi, insanları cebinden çıkacak para çok etkilemektedir.


Devlet yapacağı bir düzenleme ile, hapishanelerde terör ve vatan hainliğinden tutuklu olanları, faydalı olabilecek yerlerde çalıştırıp ve ayrıca toplum olaylarında çevreye zarar verenlerden verdikleri maddi zararları alamaz mı?

Basından öğreniyoruz ki, hapishaneler tıklım tıklım dolmuş, tutukluları barındıramaz hale gelmiş. Hatta bir ranzada iki kişinin yattığı veya nöbetleşe uyudukları söylenmektedir. Bunun için devlet yeni yeni hapishaneler yapmak zorunda kalmakta, istihdama gitmesi gereken paralarımız boş yere heba olmaktadır.

Hatta bazen öyle haberler duyuyoruz ki, şaşırıyor, kanımız durma noktasına geliyor. Bazı kimseler, bir yakınları olmadığından, sığınacakları bir yerleri bulunmadığından, hapisten kurtulur kurtulmaz tekrar içeri girmenin yollarını arıyor. Yeni bir olaya karışıyor veya bir hırsızlık denemesi yapıyor ve yahut suçsuz birini taciz edip öldürüyor.

Böyle durumlarda devlet bir taraftan hapishanelerdeki maddi durumları düzeltmeye çalışırken diğer taraftan insanların içeri girmelerine neden olan sebepleri ortadan kaldırmak için çalışmalar yapmaktadır. Bu sebepler, konumuz dışı olmakla beraber, işsizlikten vergi adaletine, adaletin bağımsızlığından, kadın erkek eşitliğine kadar, hak arama hakkı, milli gelir vs... çok yönlü düşünülebilir... Konumuz dahilinde, tutukluları suçlarının çeşidi ve tutukluluk sürelerine göre bir düzenleme ile faydalı işlerde çalıştırmak, hem devlet ekonomisine katkısı olduğu gibi hem de çok büyük bir ´CAYDIRICI´ etkisi olacağı kanaatin taşımaktayım. Bazı hapishanelerde mevcut olan marangozluk gibi atölyeleri yaygınlaştırmak, çeşitlendirmek ile bir nevi tutukluların meslek öğrenir hale getirilmesi, ileride hayata bağlanacak en büyük bir destek, güç ve yardımcıları olacağına inanıyorum.

Diğer taraftan, bazı toplumsal olaylarında, genellikle ´protesto´ ve ´kınama´ olaylarında, tahrikler neticesiyle çevredeki dükkan ve mağazalar tahrip ediliyor, yıkılıyor, yakılıyor hatta yağma ediliyor. Meydana gelen zararı ya dükkan veya iş sahibi sinesine çekiyor ya da devlet üsleniyor. Bu yollarla çok kişi işinden oluyor, çok iş yeri kapanıyor. Bazen bu hasar bedelleri milyonlarla ifade edilebiliyor.

 Bu ve bu gibi olaylarda, maddi zarara sebep olanları tespit edip zararı kendilerinden alınması, insanları bu gibi olaylardan uzak tutmasını sağlar gibi...

´ Fakirin elinden ekmeğini al üstünü yırtma´ deyiminde olduğu gibi, insanları cebinden çıkacak para çok etkilemektedir. Tekrar kendisinden alınacağını bilen bir kişi, hiç bir dükkana, iş yerine zarar veremeyeceği gibi, tutuklular da, ağır işlerde çalıştırılacağını bildiklerinden suç işlememe meyiline girecek olması ümit edilecek bir durumdur.

Yine bildiğimiz gibi, batmaya yüz tutmuş, iflasın eşiğine gelmiş bazı iş yeri sahipleri, üzerindeki tapulu gayrimenkulleri başkalarının üzerine geçirerek, borçluların el koymalarına engel olmaya çalışırlar. ´ Malım mülküm yok atarlarsa içeri yatar çıkarım´ diyerek, gayrimenkullerini kaybetmenin, içeri girmekten daha önemli olduğunu vurgulamaları, insanları, ceplerinden çıkacak paranın veya ellerinden alınabilecek bir gayrimenkulün daha çok etkilediği anlaşılmaktadır.

Tabi gönlümüz istemektedir ki, hiç kimse ne sebeple olursa olsun çevresine zarar versin ve o verdiği maddi hasarı geri ödeme durumuna düşsün; ne de hiç kimse terör gibi, vatan hainliği gibi veya herhangi bir suç işleme durumunda kalıp içeri girsin ne de tutukluluk sürelerinde bir işte çalıştırılma durumu ile karşı karşıya kalsın... Keşke böyle masmavi bir dünyamız olsa...

 Saygılarımla...

26.4°