Yabancı kökenli bir kelime ya da terimdir.
?Seis-at´ kelimelerinden geldiği bilinir.
At süren diyebiliriz.
Atı kim iyi sürerse
at sürme yarışında başarılı olur.
Türklerin eski geleneklerinden biridir at sürmek.
Milli sporlarımızdandır. Bir başka deyişle cirit.
Günümüz siyasetinde at sürmek,
at yarıştırmak felan filan yoktur.
Ne vardır?
Söz yarışı vardır. Söz yetiştirmek.
Dil kullanılmaktadır.
*
Eğitimciler iyi bilirler ki
türlü eğitim yöntemleri vardır.
Her eğitim yönteminin de
mutlaka uygulanması gerektiği
görüşünde birleşilir.
Her eğitim yöntemi yeri ve zamanı geldikçe
mutlaka uygulanmalıdır.
Tekdüze eğitimden mutlaka
ama mutlaka kaçınılmalıdır.
Değişik koşul ve ortamlarda
farklı-uygun-yöntemler uygulanmalıdır.
Aksi halde robot üretilir, insan yerine.
Asıl vurgulamak istediğim şudur:
?FIRSAT EĞİTİMİ.?
Eğitim yöntemlerinden biri de
fırsat eğitimi yöntemidir.
Günlük planlarda yer almaz.
Olağanüstü durumlarda hemen uygulanır.
Birkaç örnekle açıklamaya çalışırsak?
Okulun yakınına bir uçak indi diyelim.
Oradan cenaze geçiyor olsun.
Devlet Büyüklerimiz geçiyor
diyelim yakınımızdan.
Hortum, yıldırım, sel gibi
doğa olayı göründü diyelim.
Günlük Planı´nı hemen durdurur, eğitimci.
Beklenmedik yaşanan o olayı izletir öğrencilerine.
Işte bu tür yöntemlere fırsat eğitimi denir.
Eğitim, her çağda, her alanda yaşanılacağına göre?
Siyaset çalışmaları da aynı zamanda
birer eğitim alanları sayılabilir.
Yukarıdan beri iki noktaya vurgu yaptık:
1-Dil. 2-Fırsat eğitimi.
Gelin ikisini de birleştirip biz de
?fırsat konusu´ yapalım.
Fırsattan yararlanıp konu seçelim,
konu oluşturalım istedim.
Ortaya dil ve fırsat eğitimi konusu çıktı işte.
*
Asıl belirtmek istediğimi belirteyim mi?
Asıl derdimi açayım mı?
Peki.
Siyasetçilerin yedikleri,
içtikleri kendilerinin olsun.
Içlerinden geçirdikleri kendilerinin olsun.
Şu dilimize zarar vermesinler.
Güzel Türkçemiz bizim olsun yeter.
Dilimiz bozulmasın yeter.
*
Dili elinden alınmış bir ulus,
usu elinden alınmış bir ulus demektir!
Türk ölürse Türkçe,
Türkçe ölürse Türk yaşayamaz!
Dilimizin sahibi/sorumlusu
yalnızca dilbilimciler, aydınlar değildir.
Basın-yayın, TDK, siyasetçiler,
kamu görevlileri herkes sorumludur.
Türk´üm diyen köylü-kentli
herkesin Türkçe üzerine söz söyleme,
görüş bildirme hakkı vardır.
Anamızın sütü gibi helal olan
Güzel TÜRKÇEMİZ´e sahip çıkalım.