Bugün, 17 Nisan 2024 Çarşamba

İhsan Yelken


ZAM YAPARAK MUTLULUK DAĞITANLAR....

Muhalefet hükümetin yıpranıp gitmesi adına bir taraftan her gün yapılan zamları eleştiriyor, meyve, sebze, petrol ve her türlü malzemeye gelen zamları gündemden düşürmemeye çalışıyorlar.


(Piskolojik analiz denemesi...1).

Tüm esnafı tek tek gez, durumlar nasıl, gidişattan memnun musunuz sor.

Hem keyfi zam yaparlar, hem de hükümete küfrederek, ´ne yapacağımızı biz de şaşırdık´ mazeretine sığınırlar. Bu mazeret öyle bir tuttu ki her kapıyı açar, sığınan herkesin başka savunmasına ihtiyaç görülmez... Keyfi zam o kadar tatlı ki, kimse elinin tersi ile itemez. Hem maliyetten kar hem de maliyet üstü ekstra kar. Ayrıca bu bir başarılı müşteri mutlu etme politikasıdır. ´Biz de usandık´ edası ile hükümeti eleştirmek ve müşterileri memnun etmek, ´bizdenmiş´ diye itibar da görebilir... Muhalefet isen büyük bir fırsat, hem hükümet yıpransın, biz de bu arada yolumuzu bulalım. Değilsen de fark etmez. Fazla para göz mü çıkarır! ...Adamların gözü aç, kanaatsiz, fırsatı değerlendirmek için tüm becerilerini ortaya dökerler...

Esnaf hangi partili, fark etmez. Muhalefet partili isen, maliyet önemli değil, adamına, zaman ve stok durumuna göre zam´a ayar verebilirsin. Akşama mal bitmeli ama azami fiyattan da gitmeli. Yok iktidar partili isen yine fark etmez, ayağına gelen fırsatı depemezsin, hükümete küfür etme modasına uyarak, zam furyasından payını almalısın, ne olur, seçim mi geldi, oyunu yine verirsin.

Muhalefet partili bir kişi ile iktidar yanlısı bir kişinin çarşı, pazar ve marketleri gezmesi bile farklı. Muhalefet partili kişi, çarşı, pazar ve marketi gezerken etiketlerin devamlı değiştiğini görmesinden mutluluk duyar. Aldığı gıdaya fazla ödemesini dikkate bile almaz, zamlı fiyatları gören müşterilerin hükümet aleyhine söylemlerinden zevk alır. Duyduğu hükümet eleştirileri hoşuna gider. Ona göre hükümet yıpranıyor devamlı kan kaybediyor, ne hoş... İktidar yanlısı kişi ise, değişen etiketlere ilk önce fazla ödeyeceğine üzülür daha sonra yapılan zamların çoğunun hesapsız ve keyfi yapılmasına kızar, kinlenir. Kendi kendine, ´hükümet ne yapsın, insanların gözü açsa, kanaatsiz ise, amaçları çalmak, hırsızlık ise, yapacak bir şey yok´ diye mırıldanır... (Ters anlaşma olmasın, esnafın keyfi zam yaptığı değil arada yapanların da olabileceği düşünülmüş olabilir).

Galiba doğru bir mantık. Tüm satıcıların gözü aç ise, normal kara razı olmayıp fırsattan istifade, amaçları çalmak ve hırsızlık ayarında satmak ise yapacak bir durum yoktur. Binlerce çeşit mal binlerce kaynaktan binlerce şartla binlerce kişinin elinden gelmesi kontrolü zorlaştırıyor. İyi niyetli çıkarılan hiç bir yasa bu art niyetli kişileri önleyemez...

Sanal alem zam furyaları ile dolu. Çünkü muhalefetin amacı ekonomiyi devamlı gündemde tutmak istiyor ve paylaşımların çoğu ekonomi ağırlıkta. Her paylaşımın altına çok sayıda yorumlar yapılır oyun kuralına göre. Ne yorumlar ama... Paylaşımla ilgili yorum sayısı yüzde beşi geçmez. Gerisi aklındaki ne ise yanlış ve eksik kelimeler ile onu yazar. Okurken bazen gülersin, üç kelimelik bir cümle kuramayanları gördükçe üzülürsün, kahrolursun... Yalan, yanlış bilgiler, küfürler, hakaretler... Her şeyi, ayağına değen taşı bile cumhurbaşkanından bilirler... Hükümetin hatasının hesabını Bahçeli´den sorarlar. Bahçeli ismi geçince, yalanlar büyür, küfür ve hakaretler daha da yoğunlaşır. Anlarsın bunlar Bahçeli´den gitme, yaraları daha farklı...

Bir arkadaşım anlatmıştı. Bir arkadaşı gelirken yoldaki satıcıdan 25 TL.ye satın aldığı bir kg. sucukta et olmadığını anlatıyor. Sucuk içinde et aramış ama bulamamış.Üzülmüş... Maalesef biraz ucuz ise taş da olsa alıcı buluyor. Alıcının kalite aramaması, sadece fiyatın ucuzluğunu ölçü olarak alması, merdiven altı üretim denilen sektörü büyütüyor. Fiyat dengesizlikleri de insanların kafasını karıştırıyor ve en önemlisi güveni sarsıyor.

Muhalefet hükümetin yıpranıp gitmesi adına bir taraftan her gün yapılan zamları eleştiriyor, meyve, sebze, petrol ve her türlü malzemeye gelen zamları gündemden düşürmemeye çalışıyorlar. Öldük, bittik edebiyatı ile tarımın yok olduğunu üretimin tamamen durduğunu ve her şeyde dışarıya bağımlı hale geldiğimizi anlatıp duruyor. Diğer taraftan hasadını yapmış köylerden kasalı domates, salatalık, torbalanmış soğan ve patates yığınlarını göstererek para yapmadığını, üreticinin karnının doymadığını... Yine hükümet aleyhine eleştiriyorlar. Yanı öyle bir hükümet istiyorlar ki, üreticiden pahalı alsın, onlara emeğinin karşılığını versin ama şehirlerde aynı ürünler pahalı satılmasın, insanların alabileceği fiyata yasal karı ile satılsın... NE güzel, kim kabul etmez böyle güzel bir alışverişi. Demesi çok kolay, yazması kolay, eleştirmek daha da kolay. Vur abalıya...

Yeniden görüşmek ümidi ile...

Saygılarımla...

İhsan YELKEN.

25°