BEKİR YALÇINKAYA

Tarih: 25.07.2016 00:59

O´ HÂL, OHAL OLDU DA.. ATIKLARI NE OLACAK?

Facebook Twitter Linked-in

Biz sadece düşünüyorduk..

Devletimiz uygulanması için karar verdi..

Çünkü başımızda, bir belâ olan O´ Hâl vardı..

Zehire bir panzehir gerekliydi ve en iyi panzehir de OHAL´di..

Çünkü; Devleti birçok kereler sarıp sarmalayan kanserlerin hiç birisi 15 Temmuz´un kanserine emsâl değildi.. Böylesi bugüne kadar ne görülmüş, ne yaşanmıştı...

Ki Devlet´e karşı yapıldığı zannedilen, esasında milletin hür iradesine ve huzuruna yapılan O´ bedduanın..

Sahibinin ve fedailerinin..

Hülâsa müsebbiblerinin def´edilmesi..

Ve milletin İfrit´ce bir belâdan kurtularak selâmete ermesi için O Hâl gitmeli; OHAL gelmeliydi..

Öyle de oldu..

   Şimdi.. Bütün mesele OHAL´in ne gibi bir kanun olduğu, ne işe yaradığı gibi ?Devlet´ parantezine sığdırılmış bilinen-okunan maddelerle sabit ise de daha geniş ve genişletilmiş manâda yeni bir görevi de üstlenme zarureti vardır..

  Bu husus elbette Devlet´imizin sâdık ve basiretli erkânına aittir.. Elbette gerekenleri bir bir yerine getireceklerdir..

   Ammma velâkin.. Bizim de bu hususta ?acaba dikkate alınır mı ya da düşünüldü mü?? bab´ından  çok önemli bir iki hususa değinmeye ihtiyacımız vardır..

   Meselâ OHAL ile; Askerî ve benzeri kurumlardaki hainane yapılanmaların önü kesilerek Devleti´n şeksiz-şüphesiz tamamen güvendiği Vali´ler görev başına getirilecek ve Emir-Komuta mekanizmasının tek yetkilileri olsalar da..

    Devleti tehdit eden unsurlar bulundukları kaynaklarda temizliğe tâbi tutulsalar da..

   Ellerindeki bütün imkânlara el konulsa, hayat damarları dumura uğratılarak tamamen telâfi edilseler de..

   Madde, madde PARALEL TEHDİT denilen mihraklar; Askeri, Polisi, Savcısı, Hâkimi, Danıştayı, Sayıştayı, Basın Yayın ve Medyaları başta olmak üzre, malûm sivil kurumlarından okulları, bankaları, himmet teşekkülleri vesair neleri varsa devre dışı bırakılsalar da, mesele hâl yoluna girmiş veya kapanmış mı olacak..

   Hayır.. Kapanmış olmayacak..

   İnsanlarımızın kâh toplu ve kâh münferiden şehid edildiği, kurum, kuruluş ve Devlet bekâsı müesseselerin tank ve toplarla tahribata uğratıldığı esnalarda dâhi kinlerini kusarak; ?Bu darbe bir plândı, tiyatro sahnesiydi? diyebilecek kadar kanları donan TAŞ KAFALI zındıklar..

   Bütün yaşadığımız şu Fitne Devranı´nda dâhi Millî İrade´yi ve Millî Şuur´u darbeden dinazorlar ne olacak..

  Meselâ çürümüş beynindeki kılcallarda; ?20. Yezid? kini kusan meşhur Twit Sıpası Fuat Avni´ye ne olacak..    

   Meselâ Vekilim´ce kasıla kasıla, ?İran´ın yanında yer alırım? diyecek kadar alenî Erdoğan ve Türkiye düşmanlığı yapan Eren´i münhal Erdem´li Süt Kuzusu´na ne olacak..

   Meselâ; Can Dürdar´ın Nakkaşları Uğur Dündür, Müjdat Gezen´lere.. Akıl İmamesi Ilıcaklı Nazlı´ya.. Şeytan´ın Gör Dediği bir sûlbten türeyen Çetin fikirli biraderlere.. Dumanlı Dumanlı oyyy.. bizim türkülerinin yankılandığı Mümtaz dağlara ne olacak..

   Halka Bidon Kafalı diyen Özdil´i sözdilli paçavrası veya Coşkun´laşınca Atatürk´ün icazetine rağmen Atatürkçü geçinip Milletin Efendisi Köylü´ye Göbeğini Kaşıyan Adam diyen velâkin onların yetiştirdikleriyle beslenen Salon Efendisi Köpeği meşhur Bekir´e ve yine Köpeksevici´lerden olup Mü´min´leri aşağılarcasına ´Köpekler için de iftar çadırı´´ diyen çırak Gedik´ten bir Ömür´e ne olacak..  

   En Büyük Barabellum Çölaşan Emin´e..

   Darbe´ye canıyla karşı koymaya değil kılıksız Tiyatro rolcülüğüne koşanlara.. Katliamdan habersiz Oyun Sahneleyici komediyan artıklarına.. Kahramanlıkları tescilli  twitterlerden menkûl zavallılara..

  Kahramanlıkları ve vatanperverlikleri tuş baskılı, üstüne yorganı çekili döşek ağaları.. kalem ucuyla ahkâm kesen avanaklar..  Nice dahası, dahası..

   Sanki kendisine fikir sorulmuş gibi; ?Bu memlekette polis var, meclis var, yargı var(!) millet sokağa çıkıp askerle mi çatışsın? Bu nasıl mantık? Derdiniz ne? Bu nasıl çağrı?? numarasıyla halklara çürük kafalarından ?Uyumaya devam´ aklını fışkırtan SEZAİ´li Halil´lere..

   Mesele Millî Menfaat olunca, her yerden ayrık otu gibi bitiveren.. sebzesi-meyvesi olmaz kısır köklü zerzevatlara..

   Akademisyen kılıklı soytarılara.. Aydın yüzlü karanlık sıfatlara.. Çenelerine milyarlar akıtılan şu halkları uyutan, uyuşturan keyfi gıcır, boyu posu, aklı-mantığı bücürlere..

   Peki, bütün bunlara ne olacak..

   Ne zaman milletin başı sıkışsa milletiyle dalga geçenlere., Ne zaman milletin döşü yangına düşse abuk subuk konuşup-yazıp yangınına körük olan pespayelere..

   ?Yeter artık.. Demokrasi kılığıyla her türlü herzeyi karıştırmanıza yeter artık..? denilemeyecek mi?

  Artık bu vakit bunların da kulaklarının çekilme vakti değil midir?. Hakaret üstü hakaret, kin üstü kin ve nefret üstü nefretten başkaca bir maharetleri olmayanların ses bombalarını kısacak veya susturacak bir irade tezahür etmeyecek mi?  

   Etmeli..

   Batı´ya yalaka duruşlu, halklarına  hor bakışlı devirleri ellerinden, dillerinden alınmalı..

   Ya Adam olup özünden konuşmayı öğrenmeliler.. Ya da Adam gibi bu ülkede yaşamayı..

   Çünkü artık onların İzm´leriyle geçinemedikleri ne bir Türkiye ülkesi var.. Ne de Türk ve Müslüman halkları.. Çünkü bu ülke DARBE sayesinde kendine has yepyeni bir elbise giyindi..

   Ve bu ülke Türkmen gibi mert ve cihangir, Müslüman gibi Kur´anlı ve imanlı insanların ülkesiydi.. DARBE paçasına bir kir düşürdü..

   Artık ülkenin paçası düzeltilmeli.. Paçayla birlikte bir de memleket; Şirretlerden, çirkeflerden, bedhahlardan ve hainlerden temizlenmeli..

 

     Şimdi.. Bütün mesele OHAL´in ne gibi bir kanun olduğu, ne işe yaradığı gibi ?Devlet´ parantezine sığdırılmış bilinen-okunan maddelerle sabit ise de daha geniş ve genişletilmiş manâda yeni bir görevi de üstlenme zarureti vardır..

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —