Bir aydan kısa süren Cem Vakfı Genel Müdürü görevinden istifa eden Ali Rıza Özkan, istifanın perde arkasını bir basın açıklaması ile duyurdu.
Ocak ayı başında Cem Vakfı Genel Müdürü olarak atandığı açıklanan Ali Rıza Özkan, 23 Ocak'ta görevinden istifa ettiğini açıklamıştı. Kimi basın organlarında görevden alındığı yolunda çıkan haberler üzerine açıklama yapan Özkan, istifaya giden süreci ayrıntıları ile anlattı.
Özkan, göreve atanmadan önce sosyal medya hesabında paylaştığı CHP eleştirilerinin Cem Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan tarafından kendisine “kabul edilemez” ve “kırmızı çizgimiz” vurgusu ile iletilmesi üzerine istifa kararı aldığını açıkladı.
İnanç kurumlarının siyasete angaje olmalarına karşı olduğunu belirten Özkan, açıklamasında “Cem Vakfı da, bu haliyle, siyasetçinin Aleviler üzerinden din istismarı yapmasına boyun eğmiş görüntüsü vermiştir.” dedi.
Laikliğin, “gözümüz gibi korumamız gereken, Türkiye Cumhuriyeti’nin varlık ilkelerinden birisi” olduğunun altını çizen Özkan, “bugünden itibaren, herkes, çok haklı olarak, Cem Vakfı’nı CHP mi yönetiyor, sorusunun cevabını arayacaktır. Bu günden itibaren bu soruya hiçbir Cem Vakfı üyesinin sağlıklı ve inandırıcı cevap vermesi de mümkün olmayacaktır.” ifadelerini kullandı.
Özkan'ın basın açıklamasının tamamı şu şekilde:
3 Ocak 2023 tarihinde üstlendiğim Cem Vakfı Genel Müdürü görevini 23 Ocak 2023'te bırakmış bulunuyorum.
Başta, tetikçiliği ile maruf OdaTV haber sitesi olmak üzere, belirli çevrelerde yanlış ve kasıtlı haberler yapılması üzerine, bu açıklamanın yapılması zorunluluğu doğmuştur.
Cem Vakfı'nda Genel Müdür görevinden istifa etmemin aslı şudur:
Göreve gelmeden önce yayınladığım CHP'yi eleştiren yazılarımın Cem Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan tarafından “kabul edilemez” ve “kırmızı çizgimiz” olduğu yönünde aldığım beyana karşılık, tüm eleştirilerimin sonuna kadar arkasında olduğumu da belirterek istifa ettim.
İnanç kurumlarının siyasete angaje olmalarına her zaman itiraz ettim ve uyarıda bulundum. Hiçbir inanç kurumu, herhangi bir siyasi parti lehine veya aleyhine “kırmızı çizgi” oluşturamaz, oluşturmamalıdır. Böyle bir angajman açıkça laiklik ilkesini hiçe saymak demek olacaktır.
Laiklik, 1938’den beri, siyaset sınıfının oy avcılığı uğruna dejenere etmekten çekinmediği bir alan olmuştur. Halbuki, laiklik, gözümüz gibi korumamız gereken, Türkiye Cumhuriyeti’nin varlık ilkelerinden birisidir. Aklı başında her aydın da, inanç istismarı üzerinden laikliğin dejenere edilmesiyle ilgili siyaset kurumlarına tepki vermiştir, eleştiriler getirmiştir.
Ne yazık ki, toplumsal-siyasal dejenerasyonun Alevi cephesindeki en zararlı sonuçlarından birisi cemevlerinin siyasete alet edilmesi durumudur. Cem Vakfı da, bu haliyle, siyasetçinin Aleviler üzerinden din istismarı yapmasına boyun eğmiş görüntüsü vermiştir.
Kimin tetikçisi oldukları kamuoyunun bilgisi dahilindeki yayın organları benim CHP Lideri Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu'na hakaret ettiğim yönünde haberler yapsa da, aklı başında her okurun hemen anlayacağı gibi, yazdıklarım hakaret değil, eleştirel fikirlerimdir.
Ancak, üzücü olan şudur ki, bugünden itibaren, herkes, çok haklı olarak, Cem Vakfı’nı CHP mi yönetiyor, sorusunun cevabını arayacaktır. Bu günden itibaren bu soruya hiçbir Cem Vakfı üyesinin sağlıklı ve inandırıcı cevap vermesi de mümkün olmayacaktır.
Aleviler arasında laiklik ilkesinin titizlikle uygulanması konusunda uyarı yapmak ve inanç kurumlarımızı siyasetten uzak tutmak yönünde çabalarımı sürdüreceğim.
Dolayısıyla, bu koşullarda benim Cem Vakfı Genel Müdürü görevini yürütmem mümkün olmadığı ortaya çıkmış oldu.
Kamuoyunun bilgisine, saygılarımla.
Ali Rıza Özkan