Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, "Aile Değerlerimiz ve Değişen Dünya Çalıştayı"na katıldı.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, “Hükümetimiz, ailelerin güçlenmesindeki en büyük engel olan şiddeti ciddi bir suç olarak tanımlamış, gerekli yaptırımları belirlemiştir. Bu noktada hükümet olarak aile kurumunu şiddetten arındırmak ve toplumsal huzuru sağlamak adına kararlı adımlar atıyoruz” dedi.
Yanık, Aile Haftası Kapsamında düzenlenen "Aile Değerlerimiz ve Değişen Dünya Çalıştayı"na katıldı. Çalıştayın açılış konuşmasını yapan Yanık, “Bugün insan olarak en temel ortak noktamız olan aile kavramını değerlendirmek üzere bir aradayız. En baştan ifade edeyim ki, bu program bu sene aile başlığında planladığımız programların ilki. Bakanlığımız bünyesinde 2022 yılını birçok akademik faaliyetle, saha araştırmaları ve programlarla aile konusu işleyerek geçirmeyi amaçlıyoruz. Merkezde Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğümüz ve 81 ilimizde il müdürlüklerimizle toplumsal bir farkındalık oluşturma gayreti içindeyiz” ifadelerini kullandı.
İnsan hayatının, aile bağlarıyla şekillendiğini kaydeden Bakan Derya Yanık, “Aile, dünyada her türlü topluluğun kurduğu en yakın ilişkilerin temsili olmuştur. Güvenilir komşularla vefalı dostlarımızı zaten aileden kabul ederiz. Hakkaniyetli işverenlerle işinin ehli çalışanların iş ilişkisini dahi ‘aile gibi’ söylemiyle karşılanır. Dünyanın belki de en kalabalık akrabalık terminolojisine Türkçede biz sahibiz. Görümce, elti, kayınbirader, yenge, yeğen… Hatta bazen ailelerimizde bu akrabalık ilişkilerini gençlere anlatırken bile zorlanırız. Geçen gün bir yerde dikkatimi çekti, ‘kayın’ ifadesi. Kayınvalide, kayınpeder, kayınbirader… Kök ‘kayın.’ Bu ifade kayın ağacından geliyormuş. Kayın ağacı çok çabuk köklenen, çok çabuk birleşen ve birlikte büyüyen bir ağaç olduğu için atalarımız, sonradan edinilen akrabalık ilişkilerini kayın ifadesiyle yani birleştiğinde hemen bütünleşen ve birlikte büyüyen ifadesiyle karşılamışlar. Bu da çok çarpıcı geldi. Çünkü hukukta da kayın hısımlığı ve kan hısımlığı vardır. Kan hısımlığı alt soy, üst soy; kayım hısımlığı da evlilik yoluyla elde edilen akrabalığa denir. Dolayısıyla kayınpeder, kayınvalide konusu, o kayın meğerse kayın ağacıymış ve kayın çok çabuk birleşme halinden mülhem bir ifadeymiş. Türkçede çok fazla akrabalık terminoloji var” diye konuştu.
Bakan Yanık, ailenin insanın ilk var oluş noktası olduğuna dikkat çekerek, “Hayat yolculuğunun da ilk adımıdır. Hem bir isim aldığımız hem de bir şahsiyet kazandığımız özel bir alandır. Bu anlamda insanı besleyen en güçlü kaynaktır. Yalnızca büyüme, yetişme ve hayata katılma süreçlerinde değil, nesiller arası kültürel değerlerin aktarımında da aile kilit roldedir. Hepsinin ötesinde insanın hayat bulduğu aile kurumunun kendisi de canlıdır. Bütün uzun ömürlü canlılar gibi zamana karşı savaşmak yerine, zamanla dönüşür, gelişir ve içinde bulunduğu şartlar altında yaşamanın yeni yollarını öğrenir” şeklinde konuştu.
Bakan Yanık, günlük hayatın işleyişini belirleyen araçların, insan psikolojisini yeniden yapılandırdığı gibi insanların hayattan beklentilerini de şekillendirdiğini belirterek, şunları söyledi:
“İletişimi yoğun yeni yaşam biçimimizde liderler halka yakınlaşırken gençlerin söz hakkı artıyor. İnsan hakları ve eşitlik talepleri her alanda daha yüksek sesle dile getirilmeye başlandı. Bu olumlu gelişmelerin yanı sıra aile gibi kadim beraberliklerin içinde de belli rol karmaşalarının ortaya çıktığını görüyoruz. Örneğin uzmanların zaman içinde arkadaş gibi anne-baba olma tavsiyelerinin bir süre sonra yanlış değerlendirildiği ve bu tavsiyeden geri adım attığını biliyoruz. Aile kurumunda üstlendiğimiz rollerin sorumluluk bilinci, sevgi ve saygıyla yerine getirilmesine duyulan ihtiyaç ise her zaman olduğu gibi yerli yerinde duruyor.
Modern zamanlarda değişen yaşam koşullarıyla sanayileşme ve kente göç artmış, aile kurumu belirgin değişim dalgalarıyla sınanmıştır. Kentteki üretim biçimi ve çalışma hayatı, insanları bazen ailelerinden uzakta, bazen de yalnız yaşamaya yönlendirmiştir. Evlilik yaşının ilerlemesi ve çiftlerin çocuk sahibi olma konusunda daha az istekli olması, aile kurumunu alışılagelmiş halinden bir parça uzaklaştırmış olabilir. En azından bugün bu etkiyi kamuoyunda da akademik çevrelerde de çokça tartışıyoruz. Fakat bütün bu değişimlere rağmen yapı olarak aile, hiçbir insanın kopmadığı ve hiçbir toplumun vazgeçmediği bir hayat kaynağıdır.”
Aile yuvasının insanın üstündeki en güvenli çatı olduğuna dikkat çeken Bakan Yanık, “Bununla birlikte birtakım duyguların suiistimal edildiği, ihlal edildiği bir alan değil, insana onurlu ve şerefli yaşama hakkının tam olarak teslim edildiği bir yer olmalıdır. Aileyi korumak adına temel insan hak ve özgürlüklerini, belli bir zamanın şartları altında belirlenmiş ve katılaşmış bir aile modeli altında yok saymanın hakkaniyetli bir tavır olmadığı kanaatindeyiz. Aile kurumunu sürdürülebilir kılmak için biyolojik ve psikolojik olarak sağlıklı insan varlığının ön şart olduğuna dikkat çekiyoruz. Ailedeki her bireyin sorumluluklarını ve eşit yaşam hakkını bir arada vurgulamak zorundayız. Aile üyelerinin maddi manevi ihtiyaçlarını karşılamayan, hatta şiddetle malül bir aile ortamının insanı beslediğini ve koruduğunu savunmak mümkün değildir. Aile cennetin yeryüzündeki bir iz düşümü diye tanımlarız, bütün yorgunlukların dinginliğe dönüştüğü, her nefeste varlığımızın tazelendiği bir sığınaktır” dedi.
Bakan Yanık, “Bizim temel hareket noktamız, temel kavgamız, temel mücadelemiz ve sağlamaya çalıştığımız şey ailenin sağlıklı bir yapıda devam etmesi ve insanlar için gerçekten en güvenli sığınak olması, ama bu güvenli sığınak bir süre sonra bir güvensizliğin adına dönüşmüşse o zaman da orada korumamız gereken, çıkarmamız gerekenleri de çıkarıp devlet olarak korumasını sağlamamız gerektiğidir. Bunun altını bir kez daha bu vesileyle aile nedir, ne değildir ve nasıl olmalıdır bahsinde çizmek istiyorum” ifadelerini kullandı.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olarak, bütün vatandaşların sosyal ve ekonomik anlamda güçlenmesi ve hak ettiği yaşama ulaşması için çalıştıklarını belirten Bakan Yanık, “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın düsturu gereği bütün faaliyetlerimizin merkezine insanı koyuyoruz. Aileyi güçlendirmeye yönelik çalışmalarımız da insanın güçlenmesi, mutlu ve huzurlu bir hayat sürmesini sağlamaya yöneliktir. Mutlu aileler, mutlu çocuklar yetiştirir. Mutlu çocukların yetiştiği toplumlar her zaman geleceğe ümitle bakar, geleceği tasarlar ve inşa ederler. İnsan ümidi kadar güçlü, ailesi kadar mutludur. Aileler, insanların ümidinin kırıldığı, hayata küstüğü salt içe dönük yapılar olarak algılanmamalıdır. Bu yapılar haline dönüştürülmemelidir. Bu insan için mutluluk değil mutsuzluk üretiyor” diye konuştu.
Bakan Derya Yanık, konuşmasına şöyle devam etti: “Hükümetimiz, ailelerin güçlenmesindeki en büyük engel olan şiddeti ciddi bir suç olarak tanımlamış, gerekli yaptırımları belirlemiştir. Bu noktada hükümet olarak aile kurumunu şiddetten arındırmak ve toplumsal huzuru sağlamak adına kararlı adımlar atıyoruz. Nitekim en son ceza kanununda yapılan değişiklikle kadınlara yönelik işlenen cebir ve şiddet fiillerinin ağırlaştırıcı sebep olması kadına yönelik işlenmesi bir anlamda fiilen kadına yönelik suçlarında da ayrıca tanımlanması ve kategorik bir hale büründürülmesi anlamına geliyor. Bu da şiddetle mücadelemizin önemli parametrelerinden birisidir. Aile içi şiddeti önlemeye yönelik bu kesin tavrımız, aile değerlerine sadakatimizin en temel göstergesi olarak kabul edilmelidir.
Aileyi korumak en başta şiddeti önlemekle olur. Şiddetin olduğu yerde sağlıklı işleyen bir aile yapısından söz edilemez. Sağlıklı olmayan ailelerin sağlıklı bir toplum oluşturmayacağı da açıktır. Ailede şiddet yerine muhabbet ve merhametin çoğalması için kilit nokta etkili iletişimdir. Yasal düzenlemelerin yanı sıra Bakanlık olarak, ülke genelinde 384 Sosyal Hizmet Merkezimizle bu konuda çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”
Aile Sosyal Destek Programı (ASDEP) ile vatandaşların yaşam koşullarını iyileştirmek için, ihtiyaçlarını yerinde tespit ettiklerini kaydeden Bakan Yanık, “Bu ihtiyaçların giderilmesi için gerekli organizasyonu ve yönlendirmeyi sağlıyoruz. Bu programımızla 2017’den bu yana 4 milyon haneye ulaştık. Aile Eğitim Programımız (AEP) kapsamında ise 2013'ten beri eğitim, sağlık, iktisat, hukuk ve medya olmak üzere çeşitli alanlarda eğitimler düzenleyerek ailenin sahip olduğu kaynakları en etkin şekilde yönetme ve karşılaştığı risklerden korunma becerilerini artırmayı hedefliyoruz. Bu eğitimlerimizle şimdiye kadar 2.600.000 kişiye ulaştık” şeklinde konuştu.