Hasan Kocamaz (30) ve Zekeriya Kayacık´ın (30) kaderi, vatani görev için gittikleri Şırnak´ta kesişti. Bir operasyonda bastığı mayının patlaması sonucu Kocamaz ile yanındaki silah arkadaşı Kayacık ağır yaralandı.
Kocamaz, iki bacağını kaybederken, Kayacık´ın ise parçalanan bacaklarına vücudundan alınan deriler nakledildi, bacaklarında sinir ve damar kaybı oldu.
İkilinin ağaya kalkma mücadelesi ise azim dolu. İki bacağını kaybetmesine rağmen Kocamaz´ın, kendi acısını bir kenara bırakıp Kayacık´ı ayağa kaldırma mücadelesi, askerlikten bugüne uzanan dostluğa kapı aralamış.
Örnek dostluklarıyla dikkati çeken ve ilk günden itibaren birbirlerine sımsıkı sarılan kahramanlardan Hasan Kocamaz´ın tedavisi halen sürüyor.
Fedakarlık ve kahramanlık dolu hikayelerini paylaşan Kocamaz, operasyon bölgesinde Kayacık ile mevzi yaptıkları sırada bastığı mayının patladığını söyledi.
Oluşan çukurun içinde bir süre kaldıktan sonra çıkartıldığını ifade eden Kocamaz, botlarını görünce ayaklarını işaret ederek, "Komutanım ikisi de gitti mi?" diye sorduğunu dile getirdi.
İLK SORUSU "ZEKERİYA NEREDE?" OLDU
Gözünün o anda Zekeriya´yı aradığını anlatan Kocamaz, "Helikopterde Zekeriya´nın benden daha iyi olduğunu ve yaşadığını görünce sevindim. Her tarafımdan kan fışkırıyordu.
Belden aşağım parçalanmasına rağmen olay günü hastaneye götürüldüğümüz helikopterde kardeşime ´kendini bırakma´ gibi cümlelerle telkinde bulundum. Hastanede ilk sorduğum şey, ´Zekeriya nerede?´ olmuştu." dedi.
Kocamaz, ayaklarını kaybettiğini öğrendiğinde gözlerinden sadece iki damla yaş geldiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Orada her şeyi kabullenmiştim. Herkes ümidini kesti ama ben hep yaşamak için direndim. Kardeşimin bana ihtiyacı olduğunu biliyordum. Onun için mücadele etmeliydim. Benim şehit olduğumu düşünen Zekeriya´nın yanına gidip, ´Öyle bırakıp gitmek yok.
Ölümüne kankayız. Biz yıkılmayız´ dedim. Hemen bana sarıldı. Protez bacakla ayağa kalktığımda da ilk Zekeriya´nın yanına gittim. O benim can yoldaşım, kader arkadaşım. Protez takıldığında kendimi küçük bir çocuk gibi gördüm.
Emekleyerek ayağa kalktım. Gazi olduğum gün kendimi yeniden doğmuş gibi hissediyorum. Zekeriya ile birbirimize hep destek olduk. Kardeşten öteyiz. Kutsal bir dava uğruna gazi olduk. Bölücü terör örgütüne bu ülkeyi vermeyeceğiz.
Vermediğimizi de gösterdik. Bu bize yeter. Kardeşime devlet övünç madalyası hala verilmedi. Sanırım bir karışılık var."
"ÇOK ŞÜKÜR CAN YOLDAŞIMLA İKİMİZ DE AYAKTAYIZ"
Zekeriya Kayacık ise ilk görevinde yaralandığını, "kardeşim" dediği Hasan´ı olay günü görünce adeta "şok" geçirdiğini dile getirdi.
Arkadaşının belden aşağısının neredeyse olmadığını ifade eden Kayacık, şunları kaydetti:
"Hareket etmiyordu. Benim de bacaklarım parçalanmıştı ama ona göre durumum iyiydi. Helikopterden indikten sonra onun şehit olduğunu sanıyordum. O halde bile ilk andan itibaren beni düşündü.
Sakinleşmem konusunda uyarılarda bulundu. Gerçekten durumu çok kötüydü. Aklım hep ondaydı. Günler sonra hastanede ´Hasan Kocamaz´ ismini duyunca şaşırdım ve ´o şehit oldu´ dedim. Ama kimse beni dinlemiyordu. Kapı açıldığında Hasan´ı karşımda görünce gözlerime inanamadım.
´Sen de bir şey yok, bak benim halime, iyileşeceğiz´ dedikten sonra birbirimize sarıldık. Hasan beni hayata bağladı. Hasan´ı gördüğümde yaşadığı için şükrettim. Kardeşimi görene kadar robot gibiydim. Beni yürütmeye çalıştıklarında düştüm.
Yürümek istemediğimi söylediğimde Hasan, ´Yürüyeceksin. Bunun başka yolu yok. Bak benim ayaklarım bile yok´ dedi. Beni cesaretlendirerek yürümemi sağladı. Çok şükür can yoldaşımla ikimiz de ayaktayız."
Kayacık, devlet övünç madalyası eline ulaşmayınca ilgili yerlere dilekçe yazdığını, madalyası geldiğinde dünyanın en mutlu insanlarından birisi olacağını söyledi.