Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti her zaman ve her zeminde, işgal ettiği topraklardan derhal çekilmesini İsrail'e çok açıkça ve hiç çekinmeden ifade etti, etmeye devam ediyor." dedi.
Bakan Derya Yanık, Uluslararası Kudüs ve Filistin'e Destek Kadın Birliği ile Kudüs Nuru Kadın ve Çocuk Derneği ev sahipliğinde düzenlenen 7. Beytülmakdis Kadın Öncüleri Forumu'na katıldı. Burada yaptığı konuşmasında Bakan Yanık, Kudüs'ün direnişin ve vazgeçmemenin adı olduğunu vurgulayarak, dünyada milyonlarca insanın ayaklarında Kudüs gücünü hissederek yaşadığını ifade etti. Bakan Yanık, "Bu öyle bir güç ki Hazreti İbrahim'den itibaren birçok peygamberin de yürüyüşüne eşlik etmiş bir güçtür. Dünya tarihi hakkı savunan ve gözetenlerle gücü ve hukuksuzluğu savunanlar arasındaki mücadelenin tarihidir aynı zamanda. İlk insandan bu yana, Hazreti Adem'den bu yana hakkın karşısında yer alan temelsiz ve boş anlayışlarla mücadele eden, doğruyu öne çıkaran insanlar bulunur. Adaletten, doğruluktan ayrılmayan, hakkı yerine getiren insanlar var oldukça inşallah dünya için de umut var olmaya devam edecek.” diye konuştu.
"Mescid-i Aksa’da nöbet tutan murabıt kadınların büyük mücadelesini gıpta ile takip ediyoruz"
İslam’ın ilk inananının Hz. Hatice, İslam’ın ilk şehidinin, Hz. Sümeyye olduğunu anlatan Bakan Yanık, “İslam için canını feda eden ilk kişi bir kadındır. Bu, bize göre içinde büyük bir mesaj barındırır. Kur’an-ı Kerim’de bahsi geçen diğer hanımları da düşündüğümüzde yiğit ve cesur bu kadınlar bize sabrı, tevekkülü, azmi ve mücadeleyi öğretmişlerdir. O günden bugüne uzanan bu bilinç, düşünce ve aksiyon, Aksa’nın kadın bekçilerini doğurmuştur. Hayatını Filistin davasına adayan ve Mescid-i Aksa’da nöbet tutan murabıt kadınların büyük mücadelesini övgü ve gıpta ile takip etmekteyiz. İnanıyoruz ki Peygamber Efendimizin miraca yükseldiği bu kutlu yurt, gerçek özgürlüğüne kavuşmadığı sürece insanlık da rahat etmeyecektir. Tarih boyunca bu böyle olmuştur. Kudüs huzur bulduğunda sadece Müslümanlar değil Museviler de Hristiyanlar da hatta diğerleri dahi huzur bulmuş, güvenlik ve esenlik içinde yaşamışlardır. İnşallah Mescid-i Aksa o hak ettiği huzura, sükuna kavuştuğunda bütün insanlığın da huzur ve selamete erdiğini hep birlikte göreceğiz. Filistinli kadınların yürüttüğü özgürlük mücadelesi sadece bugünün mücadelesi değildir. 100 yıldır Filistinli kadınlar bu toprakların İslam kimliğini kaybetmemesi için çabalıyorlar. 1882-1903 yılları arasında Filistinli köylü kadınların, Yahudi yerleşimcilerin işgaline karşı girdikleri mücadeleyle başlayan süreç bize gösteriyor ki Filistin’de murabıt kadınlar vardır. Sonrasında da sürekli olarak bu mücadeleyi çok kararlı gördük."
"BM’nin sessizliğine rağmen bu direniş ve mücadele aralıksız devam ediyor”
"Uluslararası kuruluşların sessizliğine rağmen, en büyük çatı örgüt olan Birleşmiş Milletler ’in sessizliğine rağmen bu direniş ve mücadele aralıksız devam ediyor" ifadesini kullanan Bakan Yanık, "Mescid-i Aksa mücadelesi, Dünya’da vicdanını yitirmemiş her kesimin destek verdiği bir mücadeledir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti her zaman ve her zeminde, işgal ettiği topraklardan derhal çekilmesini İsrail'e çok açıkça ve hiç çekinmeden ifade etti, etmeye devam ediyor. Bakanlığımız da geçen yıl 7 maddede, İsrail işgalinin kalkması ve Kudüs'ün statüsünün ihlal edilmemesi için atılması gereken adımları belirlediği bir mektubumuzu uluslararası kuruluşlara ve ilgili misyonlara, ayrıca 97 ülkeye gönderdi. Bu ülkeler arasında BM Güvenlik Konseyi ülkeleri, BM İnsan Hakları Konseyi üye ülkeleri, İslam İşbirliği Teşkilatının üye ülkeleri mevcuttu. Filistinlilerin yaşam ve mülkiyet hakları başta olmak üzere tüm temel hak ve hürriyetlerine sahip olmaları gerektiğini o mektubumuzda da muhataplarımıza Bakanlık olarak biz de çok açık bir biçimde bildirmiştik. BM, Avrupa Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı bunu tesis etmek için etkin bir program uygulamak zorunda. Çünkü tüm dünya milletleri bu işgalin haksızlığı üzerinde hemfikir. O halde herkesin, uluslararası kuruluşlar da dahil olmak üzere, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmek mecburiyeti vardır. Öte yandan hepimize kişisel olarak düşen görev olarak Filistinli kadınların arkasında duracak, onların haklı davasını bütün dünyaya duyurmaya devam edeceğiz." dedi.