Kitabın yazılmasına Özgecan´ın babası Mehmet Aslan´ın gördüğü bir rüyanın vesile olduğunu belirten Kabahasanoğlu, kitabın adını da Özgecan´ın günlüğü ´Çarşamba Perisi´nden aldığını söyledi.
Kitabı yazma aşamasında aile üyeleri, yakın arkadaşları ve öğretmenleri ile tek tek görüşme yaptığını kaydeden Bahaettin Kabahasanoğlu, kitabın yazılma öyküsünü şöyle anlattı:
"Özgecan´ın babası Mehmet Aslan, akşam rüyasında kızının kendisine inci tespih ve 2 lale verdiğini söyledi. Benim de pek kullanmadığım ama, hep cebimde duran inci bir tespih var. Ben de tespihi çıkarıp Mehmet Aslan´ın avuçlarına bıraktım. Çok şaşırdı çünkü tespih uçlarında iki lale vardı. Ağlamaya başladı Mehmet Bey. ´Kızımın bana verdiği inci taneli tesbihi verdin bana´ dedi. Taziye evinde çok fazla durmadım ve çıkarken, ´Eğer bu romanı yazarsam buradan başlayacağım´ dedim ve yaklaşık 1 yılı aşkın bir süredir çalıştığım roman raflarda yerini aldı. Benim romana başlamama sebep olan işte bu inci taneli tespih hikayesi."
´ÇANTASINDA GÜVERCİNLER İÇİN BUĞDAY TAŞIRDI´
Toplum tarafından merak edilen Özgecan´ın günlüğünün, kitaba isim olarak seçildiğini belirten Kabahasanoğlu, kitap yazma araştırmasında Özgecan ile ilgili gözlemlerini şöyle sıraladı:
"İnsanlara iyi davranan, asla onları üzmeyen, bunu kendi ailesinden başlatan bir karakteri var Özgecan´ın. Hayvanlara bakışı bile çok farklı. Çantasında güvercinler için buğday taşıyor. Küçük torbacıklara buğday koyup meydanlarda gördüğü güvercinleri besliyor. Dünyanın en iyi psikoloğu olmak istiyor. Sesi çok güzel bir kız. Rahmetli kızımızı ve ailesini daha iyi tanıma fırsatı buluyorsunuz kitapta. Kısacası bir periyi okuyacaklar. Özgecan şu an yok ama görevini yapmaya devam ediyor. Parklara, sokaklara adı veriliyor, yasalara adı veriliyor. Bir insan kendi bu dünyadan göçtükten sonra ancak bu kadar varlığını sürdürebilir. Her evin kızı. Afrika´da açılan pek çok kuyuya adı verilmiş."
