Onlarca yıldır binlerce şehit verdiğimiz bu sorunu bölgesel ve küresel çerçevede ve sağduyulu bir şekilde ele alan stratejik mesajlar vermiştir.
Terör örgütü PKK’nın silah bırakma süreci birdenbire zuhur etmedi. Savunma sanayisindeki devrim niteliğindeki atılımlar neticesindeki yerlileşme oranının yüzde 80’lere çıkması, güçlü siyasi irade ve komşularımızla yürütülen aktif dış politikadaki kazanımlar neticesinde bu noktaya gelindi. Sonuçta terör örgütünün kendini feshederek silah bırakmaya götüren süreç yaşandı. Umarım bu sürecin devamında da herkes aklıselim ile hareket eder, farklı yollara tevessül edilmez. Bu milletin huzur ve refahını düşünen herkes gibi terörün ülke gündeminden tamamen çıkmasını umuyoruz. Bu sürecin, Sayın Cumhurbaşkanımızın da vurguladıkları gibi, şehitlerimizin aziz hatıraları, kahraman gazilerimizin hassasiyetleri gözetilerek neticelendirileceğine inanıyoruz.
Elbette güvenlik risklerini en aza indirmiş bir Türkiye, toplumsal barış açısından olduğu gibi yatırım iklimi bakımdan da büyük bir potansiyel taşımaktadır. Bu tarihi adım sonrasında Türkiye sadece daha huzurlu bir ülke olmayacak, ekonomik anlamda da büyük bir şahlanış yaşayacaktır. Teröre ayrılan kaynakların ülkenin gelişmesi için harcanmasının yanında, bir istikrar adası olarak bölge çok daha fazla yatırım çekecek, ülke ekonomik anlamda daha da güçlenecektir.
Yıllardır Türkiye’nin doğusuyla batısı arasında dengeli olmayan bir ekonomik ortam vardı. Yerli ve yabancı yatırımcı terör sebebiyle bölgeden uzak duruyordu. Nasıl ki bu ülkenin doğusu batıda yatırım yapıyor ya da istihdama katılıyorsa, aynı şekilde tüm ülkedeki müteşebbislerimizin doğudaki illerimizde de üretim ve ticarette daha aktif olabilmesi bu ülkenin yararına olacaktır. Bundan sonra bölgedeki yatırımları artırmasını ümit ettiğimiz bu gelişmelerin, toplumun huzuruna olduğu gibi refahına da somut katkılar yapmasını diliyoruz.
Bu süreçte büyük bir sorumlulukla ve siyaseten risk alarak kararlılıkla hareket eden Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Sayın Devlet Bahçeli ve devlet büyüklerimize şükranlarımızı sunuyoruz. Çünkü bu kararlılık ve irade, Türkiye’nin koşması gereken bir dönemde, sosyal ve iktisadi potansiyelini kullanabilmesi, prangalardan kurtulması anlamına gelecektir.