Ankara´da gerçekleşen akşam yemeğine basın mensupları yoğun ilgi gösterdi. Yemeğe Genel Başkan Rafi Ay´ın yanı sıra Genel Başkan Yardımcıları Muzaffer Birdoğan, Engin Doğan, İbrahim Yıldız, Turgay Ulutürk, Basın Danışmanı Didem Boztaş, Hak-İş ve bağlı sendikaların basın danışmanları da katıldı. Genel Başkan Rafi Ay, basın mensuplarına şu açıklamalarda bulundu:
24 TEMMUZ GAZETECİLER VE BASIN BAYRAMI
Sendikamızın 24 Temmuz Basın Bayramı nedeniyle gelenekselleştirdiği davetimize katıldığınız için teşekkür ederim. Basın çalışanlarını sadece emekçi oldukları için değil, aynı zamanda üstlendikleri toplumsal rol nedeniyle de paydaşımız olarak görüyoruz. Sizler bizlerin, yani emek kesiminin sesini duyurmasındaki en önemli kişilersiniz. Bu nedenle kendinizi aynı zamanda ev sahibi gibi hissedebilirsiniz.
ÖZ İPLİK İŞ SENDİKASI
ÖZ İPLİK İŞ Sendikası 1978 yılında kurulmuştur. 05 numaralı Dokuma, Hazır Giyim ve Deri İşkolu´nda faaliyet gösteren sendikamızın, 35 bine yakın üyesi bulunmaktadır. Öz İplik İş Sendikası emek hareketine hizmet eden bir sendika. Biz sendika olarak emekçilerin yanında yer aldık almaya da devam edeceğiz.
COVİD-19 VE TEKSTİL SEKTÖRÜ
Malum dünya´da pandemi sürecini hep beraber yaşıyoruz ve hiç beklemediğimiz zor bir süreç. Kimsenin alışık olmadığı, ne yapacağını bilmediği bir süreç. Bu süreç maalesef hizmet sektörünü hızlı vurur aynı zaman da çok hızlı da etkiledi. Bizler dünyada markalara fason üretim yapan sektörde örgütlü bir sendikayız. Tabii ki dünyada hareket durunca AVM´ler kapanınca seyahatler kısıtlanınca doğal olarak bu üretimden sektörümüz de oldukça etkilendi. Hızla Türkiye´deki üretim durdu. Sektörümüz bundan etkilenmekle kaldı fakat bu kriz süreci bizlere tekstil sektörünün önemini bir kez daha gösterdi.
Biz maske üretmeseydik, tulum üretmeseydik, hastane tekstili üretmeseydik doktorlar hastaların yanına giremez, müdahaleler mümkün olamazdı. Elbise üreten emekçiler hızla hızlıca maske üretmeye adapte oldular. Türkiye´deki tekstil emekçinin farkını Dünya´ya gösterdik. Hızlıca dünyaya maskeler gönderdik. İşte bunun altında yatan tekstil emekçisinin dinamik hızlı ve geçmişteki tecrübesinin ne kadar büyük olduğudur. Sektörün dünyada ne kadar önemli olduğunu bu kriz sürecinde de yaşayarak gördük.
Sektör buradan çok hızlı etkilendi. Hızlı üretim kayıpları yasandı. Bu süreçte fabrikalar kapandı. Kimse ne yapacağını bilemedi. Devletimiz kısa çalışma ödeneğini devreye soktu fakat kısa çalışma ödeneği herkesi kapsamadı. Biz bunun için bakanlığa mektup yazdık. Pandeminin özel bir durum olduğunu ve kısa çalışma şartlarının ortadan kaldırılması gerektiğini belirttik. Daha sonra şartlar esnetildi. Ücretiz izin ve işten çıkarma yasakları gündeme geldi.
Tabii bu arada sektörde şöyle sıkıntılarda oluştu. Uluslararası markalar hızlıca Türkiye´deki üretimlerini durdurunca emekçileri düşünmediler. Çünkü bizdeki büyük firmalar aylık şirketlere ürettikleri ürünlerin parasını alarak işçilerin ücretini ödeyen fason firmalardır.
Bunlarla ilgili biz uluslararası kuruluşumuz kanalıyla söz konusu firmalara ihtar mealinde bir mektup gönderdik. ?Buradaki emekçiyi bırakamazsınız? dedik. Bizler aylığıyla geçinen insanlarız. Ayın sonunda ücretimizi alamazsak geçinemeyiz ve ekonominin de çarkı dönmez.
Birkaç marka dışında bir çok marka hızlıca uyarımıza geri bildirimde bulular ve ödemeleri yaptılar. Siparişleri alma garantisi verdiler ama dünyadaki kapıların kapanmasından dolayı siparişleri Haziran ayından itibaren ülkemizden çekmeye başladılar.
Biz uluslararası kuruluşlara şunları anlattık. Pandemi döneminde emekçiler çok etkilendi. Türkiye bir nebze kısa kısa çalışma ödeneği, ücretsiz izin gibi küçük de olsa çalışanları destekledi. Biz dünyadaki tüm emekçilerin sorunlarını düşünen Öz İplik İş olarak dedik ki, Bütün Dünya´da insanlar daha kötü durumda devletlerinde sosyal güvenlik sistemi bulunmayan emekçiler bu süreçte çok zor duruma düştüler.
Bu emekçiler ne yapacak? Yıllardır küreselleşme söyleniyor, kimisi küreselleşmeye karşıyız diyor, kimisi küreselleşmenin içindeyiz diyor. Ürettiği ürün küresel, ürettiğimiz müşteri küresel, her şey küresel, pandemi döneminde emekçilerin durumu ulusal, emekçilere devletler baksın denildi. Bu olmadı, burada oyun bozuldu. O zaman emekçiyi koruyan küresel bir sosyal güvenlik sistemi de olmalı. Sendika olarak bunun alt yapısını oluşturarak teklifte bulunduk. Bu pandemi dönemine yetişmeyebilir ama önümüzdeki olası kriz süreçleri için bunun hazırlıkları yapılıyor.
Çok küçük miktarda Bangladeş´e küresel fondan yardım yapıldı ancak bizim dediğimiz çok daha farklı. Bizim isteğimiz, emekten kazanan küresel sermayenin, emeği de koruyucu muhakkak bir sistem oluşturmasıdır. Bunu ilk dile getiren de Öz İplik İş Sendikasıdır. Tekstil sektörü yeni normale hazırlanıyor. Devletimizin de yayınladığı, bizimde örgütlü olduğumuz işyerlerine deklare ettiğimiz üretim esnasında nasıl kendimizi koruyacağımıza ilişkin çeşitli ajandalar mevcut. Bu süreçte dijitalleşme çalışma hayatına hızla girdi.
KIDEM TAZMİNATI
Biz emekçiler çalışıyoruz, işverenlere kazandırıyoruz. Devlete vergi ödüyoruz. İşsizlik fonunda para biriktiriyoruz. Her şeyi biz yapıyoruz. Hem birilerine kazandırıyoruz, hem geçimimizi sağlıyoruz. Hem de geleceğimiz için parayı kenara koyuyoruz.
Kıdem tazminatıyla bizleri boğmayın. Bizleri rahat tutun ki bizler daha çok çalışalım. Kafamızı bedenimiz işimize verelim. Mevcut kıdem tazminatı ile ilgili birçok söylem olur yıllardır gündeme gelir. 1475 sayılı iş kanunu hayata geçtiğinden beri bu fon konusu da sürekli gündemdedir. Her zaman bu konu şöyle kapatıldı, ?taraflar anlaşsın gelsin?. İşin sonu bu olmamalı, bu işin basında olmalı. İşin sonunda, günün sonundan bundan etkilenecek taraf emekçilerdir. Onun için emekçilerin bu konudaki fikrinin alınması da gündeme gelmeli.
HAK-İŞ/ÖZ İPLİK İŞ Sendikası olarak bizim bu konuda ki duruşumuz belli. Biz diyoruz ki, şu anda ki mevcut sistem dahi bizim talebimizi karşılamıyor. Çünkü işçinin işyerine aidiyeti işiyle olmalı. Kıdem tazminatı vs. ile olmamalı. Zorunluluk olmamalı. Emekçiler işlerini sevmeli ki, işini iyi yapabilmeli. İşverenin ihtiyaçlarını karşılayabilmeli ki işçi o işyerinde kalmalı. Bunun dışındaki tüm aidiyet zorunlu aidiyettir. İşte o zaman da verimsizlik başlıyor. Fon ile ilgili maalesef geçmişte yaşadığımız sıkıntılar var.
Bu sıkıntılar işçinin fona bakış açısını zayıflatmaktadır. Fon kurulacaksa bir sürü bireysel fon var. Bırakın işçinin kontrolünde bireysel fon olsun. Bizim olmazsa olmazımız bugünkü mevcut durumdan geriye gidişin olmamasıdır. Biz özel sektörde örgütlü bir sendikayız, kıdem tazminatı alamadan işten ayrılan işyeri kapandığı için tazminatını alamayan çok arkadaşlarımız var.
ÖRGÜTLENMENİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER
Öz İplik İş Sendikası olarak, örgütlenme esnasında ciddi anlamda karşılaştığımız zorluklar var. Şuan Türkiye´nin çeşitli bölgelerinde örgütlenme çalışmalarımız söz konusu. Zonguldak ve Osmaniye´de yürüttüğümüz örgütlenme faaliyetinde işverenlerin inanılmaz seviyede sendikalaşmaya karşı direnç gösterdiğine şahit oluyoruz. İşçi arkadaşlarımıza saldırı söz konusu, e devlet şifreleri alınıyor ve sendikadan işçiler adına istifa ediyorlar. Şu an işten sendikaya üye olan işçileri çeşitli bahanelerle işten de çıkaramıyorlar ve çıkarmak istediklerinde 25/2´den çıkış gösteriyorlar ki bu çok üzücü bir durum. İşverenler pandemi sürecinde ücretsiz izni bize silah olarak kullanıyor. İşçileri kısa çalışmadan faydalandırmıyor, ücretsiz izne gönderiyor ki sendikaya da üye olmasınlar diye. İşçiler ücretsiz izine gönderiliyor ve günlük 39 TL´ye işçi arkadaşlarımız muhtaç ediliyor, cezalandırılıyor.
İŞSİZLİK FONU
Şuan İşsizlik fonunda 117.6 milyar tl para birikmiş durumda. Bu kriz döneminde 34.7 milyar TL´sini kullanmışız. İşte işsizlik fonu bize bu dönemde lazım. Bizim zaten biriktirdiğimiz bir para var, para bizim paramız ve bu para bize bir yerden gelmedi. O parayı kullanmak yerine neden pandemi ve benzer kriz dönemlerinde ücretsiz izin gündeme gelsin ki? Bu gibi durumdalar ücretsiz izin değil kısa çalışma ödeneği devreye girmeli ve her çalışan bu ödenekten yaralanabilmeli. 17 marttan itibaren bugüne kadar kullandığımız para sadece 34.7 milyar. Ve hala bu fonda para mevcut. İşsizlik fonu doğru bir şekilde gerçekten işsizler için kullanılmalı. İşsizliğin düşük gözükmesinin sebebi TUİK´in işsizliğe bakış acısı ve işten çıkarma yasaklarıdır. Ayrıca bu dönemde işten çıkarma yasağının da uzatılmasını istiyoruz.
VERGİ DİLİMİ
Öz İplik İş Sendikası olarak çalışma hayatındaki sorunlara her daim tabandan ve tabanın sesi olarak yaklaştık. En büyük problemlerimizden birisi de adaletsiz vergi dilimidir. Biz emekçiler olarak adaletli bir vergi dilimi istiyoruz. Biz az kazanıyoruz ve az kazanandan az vergi alınsın istiyoruz. 12 ay asgari ücretle çalışanlar ikinci verdi dilimine giriyor. Biz 7.5 asgari ücretten sonra ikinci dilime giriyoruz. Yani zenginleştiğimiz iddia ediliyor bize, böyle bir şey olabilir mi ? bizim sendika olarak talebimiz; asgari ücretin iki katına kadar olan kısım ilk vergi diliminde kalmalı. Dünya´da bununla ilgili güzel modeller var. Adaletli vergi sistemini her zaman savunuyoruz., savunmaya da devam edeceğiz. Emekçilerin sesi olan Öz İplik İş Sendikası olarak bu konuyu duyurmaya devam edeceğiz.
PROJELER
Çalışma hayatının tüm sorunlarına her zaman değişik fikirler ürettik. Her zaman çözüm ürettik. Birde bunlara ek olarak katkı verdiğimiz alanlar var. Bunlarda yürütmüş olduğumuz projelerimizdir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı katkılarıyla yürüttüğümüz ?Anadolu´nun Kadim Dili: ?Halı Dokuma´ (Bergama Yunt Dağı) adlı projemizin çalışma konusu ?Bergama-Yunt Dağı bölgesindeki el dokuması halıların motifleri ve hikâyelerinin belgelenmesi ve bu eserlerin üretici olan ustaların kendilerinin oluşturdukları motif ve desenlerle geleneğe katkılarının tespit edilmesi? olarak belirlenmiştir. Proje kapsamında bir kitap ve bir belgesel hazırlayacağız.
İşyerinde Kadına Yönelik Şiddet ve Tacizin Önlenmesi Projemizi tamamlamak üzereyiz. Projenin genel hedefi İş yerinde şiddete yönelik farkındalığı artırarak konuya ilişkin rehber olacak politikalar oluşturmak ve iş yeri şiddetine karşı mücadelenin bir parçası olmaktır.
Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı işçi ceza paraları kapsamında uygulayacağımız Tekstil Sektöründe Psikososyal Risk Faktörlerinin Araştırılması ve Risklerin Ortadan Kaldırılması Projesi Mart ayında kabul edilmiştir. Bu proje sayesinde şimdiye kadar dünyada ve Türkiye´de yapılan en geniş katılımlı mobbing araştırması yapılacaktır. Yapılacak olan anketler sayesinde, sayısal verilerle mobbing dramı ortaya konulacaktır.