Sinan OĞAN, 10 Ağustos tarihinde yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde, 30 Temmuz 2014 tarihinde "bu seçim, Demirtaş´ın kişiliğiyle HDP´yi Türkiyelileştirdi. Bu Türkiye için kazanımdır." şeklinde konuşuyordu.
Not: Haberde dikkat edileceği gibi yazılan bilgilerin hiçbiri BAŞKENTTE PUSULA yorumu değil Azerbaycan kaynaklı haber, kitap ve raporlarlardan kaynağı belirtilerek derlenmiştir.
Sinan OĞAN, 10 Ağustos tarihinde yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde, 30 Temmuz 2014 tarihinde "bu seçim, Demirtaş´ın kişiliğiyle HDP´yi Türkiyelileştirdi. Bu Türkiye için kazanımdır." şeklinde konuşuyordu. Bu ifade Habertürk Gazetesi yazarı Sayın Muharrem SARIKAYA´nın köşesinde yayınlanmıştı.
Muharrem Sarıkaya´nın bu köşe yazısından sonra birçok haber sitesi, Sinan OĞAN´ın bu ifadesini şu başlıklarda haberleştirmiştir:
?MHP´li Sinan Oğan´dan şaşırtıcı HDP yorumu? (İnternethaber), ?MHP´li vekilden Demirtaş´a övgü? (Radikal), ?MHP´den Demirtaş´a şaşırtan övgü? (Milliyet), ?MHP´li vekilden Selahattin Demirtaş´a övgü? (Haber7), ?MHP HDP, Türkiye için kazanımdır? (Kürdistan/Post isimli bölücü sayfa), ?MHP´li vekilden Selahattin Demirtaş´a övgü? (Sabah), ?MHP´li vekilden Selahattin Demirtaş´a övgü? (Gazete Kamu), ?MHP´li Vekilden Demirtaş´a Övgü? (Habervaktim).
O dönemde HDP ve Demirtaş güzellemesi yapan başkaları ile birlikte bu ifadelerini köşesine taşıyan Gazeteci Yıldıray ÇİÇEK´i Sinan OĞAN, ?iftiracılıkla? suçlayacaktı. Gerisini Sayın Y. ÇİÇEK´ten dinleyelim:
?Yine de hassas davranarak, kimseye haksızlık yapmama adına Sinan Oğan´ın "Bu seçim, Demirtaş´ın kişiliğiyle HDP´yi Türkiyelileştirdi. Bu Türkiye için kazanımdır." ifadesini köşesine taşıyan Habertürk yazarı Sayın Muharrem Sarıkaya´yı Cumartesi akşam telefonla arayarak Sinan Oğan´ın böyle bir ifadesi olup olmadığını sordum ve Sinan Oğan´ın bizi iftiracılıkla suçladığını ve bu ifadeyi inkâr ettiğini söyledim.
Muharrem Sarıkaya´da bana "Sinan Oğan benim arkadaşımdır. Aynen o şekilde ifadesi olmuştur. Ben teyitsiz, belgesiz yazı yazmam" demiştir.
Ben de bunun üzerine kendisine "Muharrem bey, bu diyalogumuzu köşemde yazacağım, izniniz olursa" dedim. Kendisinden "Tabi yazabilirsiniz" iznini alarak, o gün yaptığımız konuşmayı bugün köşeme taşıdım. Bize ahlak ve vicdan çağrısı yapan Sinan Oğan kendi utanır mı bilmiyorum. Ama iftira atma alçaklığına tenezzül etmeyeceğimizi konunun kaynağına inerek ispatlamış olduk??
Sinan OĞAN, 10 Ağustos 2014 akşamı daha resmi sonuçlar bile açıklanmadan Kanal D ekranlarına koşturarak gidip, "Bu seçim sonuçlarına göre; her üç partinin ve cumhurbaşkanının başarısız, her üç partinin de sorgulanır olduğunu, ama HDP´nin genel anlamda oyların arttırdığını görmekteyiz" şeklindeki sözleriyle ve aynı akşam MHP - HDP kıyaslaması yapan twitler atarak HDP ve DEMİRTAŞ güzellemelerine devam edecektir.
Küresel sistemin, PKK ve onun siyasal uzantısı olan HDP´yi MHP üzerinden meşrulaştırma çabalarının bir parçası olan ve MHP´li bir milletvekilinin de alet edildiği bu kampanyanın sonraki süreçte de devam ettirildiğini biliyoruz. 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra yaşanan süreçte ortaya atılan ve MHP Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ tarafından anında reddedilen ?Yüzde altmışlık muhalefet bloku? söyleminin amacı da bu küresel stratejiyi gerçekleştirmekti.
S. OĞAN´ın HDP (doğal olarak PKK) severliği ve küresel projelere olan ilgisi esasında yeni değildi. Azerbaycan yıllarına, Aliyev ailesi ve Rusya ile olan ilişkiler ağına dayanıyordu. Birlikte fotoğraf verdiği insanların çoğu Azerbaycan´daki ?Kürtçü, bölücü? çalışmaların içinde olan insanlardı.
Azerbaycanlı gazeteci Resul MURSALOV ?SİNAN OĞANIN PKK DOSTLUĞU? başlıklı yazısında bu konuyu mercek altına alıyor. S. OĞAN´ı Nahcivan ve Azerbaycan´daki PKK´nın para trafiğinin içine oturtuyordu. Mursalov ilgili yazısında şu sözlere yer veriyordu:
?(...) Kimdir Sinan Oğan ve ya hakkında bunları biliyormusunuz?
1. Azerbaycan milletvekili Qanire Paşayeva ile yakın dostluk ilişkileri.
2. Azerbaycanın diğer milletvekili Fettah Haydarov ile olan ilişkisi.
3. Ve PKK ya uzanan para kokusu...
Şimdi bu üç konu üzerinden açıklamamla bazı şeyler aydınlanacak beyinlerde.
Burada mevzudan kenara çıkarak bir şeyi dikkatinize sunarım ki, ?milletvekili? denen kavram Azerbaycanda milletin idaresi ile, seçimle olmuyor. Cumhurbaşkanı tarafından tayinatlı oluyor.
Gelelim iddialarıma. (Size göre iddia, bana göre bildiyim, gerçeyin ta kendisi). Ne OĞAN´la selamım, ne de şahsıma karşı onun bir kötülüyü oldu. Sadece gerçek gerçektir ve her kes bir gün ettikleriyle yüzleşmeli. Bu gün OĞAN yüzleşecek. Türk dünyasına karşı ettiyi ihanet, karşılığında maddi kazanç elde etmesine karşı bu gün hesap verecek.
Yukarıda Qanire Paşayeva ile dostluk ilişkisinden yazdım. İlk önce bakalım. Kimdir Ganire PAŞAYEVA? Size, Türkiye vatandaşlarına göre Türkçü, Karabağ için içi sızlayan milletvekili. Birde Azerbaycan halkına sorun, kimdir Ganire hanım.
Ganire PAŞAYEVA Haydar ALIYEV´in ve sonradan hükümeti devrettigi oğlu İlham ALIYEV´in yakını. Zaten başka türlü Mecliste oturamaz. Peki Haydar ALIYEV kimdir?
Haydar ALIYEV Sovyetlerin KGB Generali, Komunist Partisi Siyasi Büro (yönetim kurulu) üyesi, Azerbaycan´ın 90´lı yıllarda bağımsızlığına karşı çıkan birisi. Sovyetlerin PKK terör örgütünü kurmakta görevlendirdiği iki kişiden biri. Azerbaycan´ı Sovyet işgalinden kurtaranların başında gelen, ilk demokratik seçimlerle Cumhurbaşkanı olan Ebülfez ELÇIBEY´i askeri darbe ile indiren de Haydar ALIYEV.
Bundan başka PKK kurucusu olan birinin sağ eli olarak tanına Ganire PAŞAYEVA Türkiye sınırları içine girer-girmez ?Türkçü? oluyor, ama geri dönüşünde yine halka ahkam kesiliyor. Hemen dönüp PKK yandaşı ALIYEV´in vekilligini üstleniyor.
Dikkatinize onu da sunarım ki, Azerbaycan Meclisi şu ana kadar PKK´yı terör örgütü olarak resmen tanımadı. O Meclis ki, orada Sinan OĞAN´ın dostları Ganire PAŞAYEVA, Fazıl MUSTAFA, Sabir RÜSTEMHANLI, Fettah HAYDAROV gibi nice kişiler temsil ediliyor. O kişiler ki, Türkiye´de Türkçü diye tanınmakta, ama aslında ALIYEV´in izni olmadığı için PKK´yı terör örgütü gibi tanıyamıyor.
Bir kere Azerbaycan´da PKK yandaşı ALIYEV´in halka ettigi zulüm, günahı sadece Türk olmak, özgür söz hakkını kullanmak olan politikacı, gazeteci, genç aktivist, dini kesim, blogcu, hukuk savunmacısı olan yüzlerce insanı zindanlarda mahfettigi hakkında konuştuğunu duydunuz mu? Duyamazsınız. İşte bu kadar milliyetçi. Peki neden Sinan OĞAN bir kere Meclis´te Azerbaycan dertlerini dile getirmedi? Çünkü aşağıda adını açıklayacağım kişiden, dolayısı ile PKK yandaşı ALIYEV´den para alıyor, susması için.
İsterseniz değinelim. S. OĞAN bir kere basın önünde Azerbaycan´daki insan hakları ihlalleri hakkında 1969´dan beri iktidarda olan ALIYEV ailesi ve onların hükümetleri hakkında bir açıklama versin. Bir kere ALIYEV´in Ebülfez ELÇIBEY´i askeri darbe ile indirdiğini söylesin. O ELÇIBEY ki, Alpaslan TÜRKEŞ´in en yakın dostu idi. MHP´li, ülkü sevdalısı olan kişi ELÇIBEY´i değil, PKK kurucusu, ELÇIBEY hükumetini deviren kişiyi savunuyorsa, benim bir şey söylememe gerek yok. Gerisini siz düşünün.
Öteki yandan Fettah HAYDAROV´la olan dostluğuna gelelim. Kimdir Fettah HAYDAROV? Kendi söylemi ile Azerbaycan Kürt Cemiyyeti (aslında PKK nın Azerbaycan kolu) başkanı, bakan Kemaleddin HAYDAROV´un babası, milletvekili. Azerbaycan´da kendi nüfuzundan istifade ederek baküde AKC (Acerbaycan Kürt Cemiyeti) için ofis tuttu. Orada sıksık toplantılar yapmakta ve toplantılarda PKK konuları konuşulmakta. Fettah HAYDAROV´un Sinan OĞAN´la olan ilişkisi, dostluğunu ilk önceler bilmiyor, ancak Kemaleddin HAYDAROV´un büyük miktarda S. OĞAN´a para aktardığından haberdardım. Sonradan F. HAYDAROV´un S. Oğan ile olan dostluğunu bilince paranın nasıl ve kimin tarafından taşındığına artık şüphe etmedim.
Evet Sinan OĞAN´ın dostu Fettah HAYDAROV Azerbaycan Kürt Cemiyeti Başkanı ve kendisi de bunu hiç kimseden saklamıyor, her yerde, hatta basında bile bunu açıkca söylüyor. Bir daha tekrar ederim ki, AKC aslında PKK nın Azerbaycan koludur. ?PKK´ya uzanan para kokusu? dedigim olay budur.
Fotoğrafa dikkat ederseniz ATATÜRK resminin yanında ELÇİBEY değil, Haydar ALİYEV´in resmi var.[1]
Bir şeyi de dikkatinize sunarım ki, Fettah HAYDAROV ve İlham ALIYEV PKK´nın bir kısım silah ve sigara ihtiyacını sağlıyor. Azerbaycan´a bağlı Nahçivan Özerk Cumhuriyeti´nin Meclis Başkanı Vasıf TALIBOV da bu işte aracı.
2011 yılında İsrail üzerinden Azerbaycan´da bir şirkete satılan (ve ya gönderilen) ses dinleme cihazları ve bazı küçük çaplı silahlar ilham ALIYEV´in amcası oğlu İlgar ALIYEV´in sahip olduğu şirkete nakl ediliyor. Şirket Bakü´de kabul ettiği silah ve dinleme cihazlarını hava yolu ile Nahçivan´a gönderiyor. Nahçivan Meclis Başkanı Vasıf TALIBOV ise kara yoluyla silahı PKK´ya ulaştırıyor. Bu cihazlar ve silahlar aynı yıl içerisinde doğuda PKK´nın sivil münübüse düzenledigi hain saldırıda kullanılıyor ve 8 kişinin hayatını kaybetmesi ile son buluyor. Türkiye Jandarma birliğinin bu olayı incelemesi ile yukarıda bahsettigim silahların taşınma trafigi ortaya çıkıyor. Bundan başka bir de Vasıf TALIBOV´un sahibi olduğu, Nahçivan´da bulunan sigara fabrikasına ait binlerce kutunun PKK mağaralarında ele geçirilmiş olması da maddi deliller arasındadır.?
Moskova´nın 1970´li yıllarda başlattığı PKK oluşumu ve Kürtçü-bölücü çalışmalarda Azerbaycan önemli bir durak konumunda idi. Azerbaycan´daki PKK yapılanmasının özellikle ELÇİBEY´in iktidardan düşürülüp Haydar ALİYEV´in devlete hâkim hale gelmesinden sonra alabildiğince arttığı görülmektedir.
Bu süreçte Azerbaycan´da Kürt asıllı bazı insanlar gelecek için eğitilip hazırlanmıştı. Bunların kimisi orduda, kimisi Komünist Gençler Teşkilatı´nda, kimisi üniversitelerde, kimisi orta tahsil mekteplerinde, kimisi KGB ve polis teşkilatında görevlendirilmişlerdi. 1970´li yıllarda PKK´nın aktifleşmesine paralel olarak Samir ESKERHANOV´un gezip gördüğü Moskova´daki Kürt Halkları Konfederasyonu Merkezi, SSCB dağılmadan kurulmuştu. Bu merkeze bağlı olarak Azerbaycan´da da ?Ronayi Derneği? faaliyet gösteriyordu. Kafkasların en yaygın ve etkili Kürt kuruluşu, bu Ronayi Derneği idi.
Ronayi´nin başında Prof. Dr. Şamil ESGEROV ve Kamil HASANOV vardı. Ronayi Derneği, yasal olarak Bakü Hava Limanı´na giden yolun üzerindeki büyükçe bir binada çalışıyordu. Devlet bütçesinden pay alıyor ve ?Denge Kurda?, ?Yekbun? ve ?Diplomat? adlı gazeteleri düzenli olarak yayınlıyordu. Ronayi Derneği, bir kültür merkezi kisvesi altında konferanslar, paneller düzenliyor, bebek katili Abdullah Öcalan´ın görüşlerini dile getiriyor, onun posterleri, rozetleri, ?Büyük Kürdistan? (Azerbaycan´ı da içine alan) haritalarını bastırarak, Azerbaycan´daki orta ve yüksekokullarda okuyan gençlere dağıtıyordu. Azerbaycan´a gelen PKK´nın önde gelen temsilcilerini karşılıyor, ağırlıyor ve Azerbaycan´daki Kürt kökenli gençlerle Azerbaycan dışından gelen gençlerin katıldığı toplantılar düzenliyordu.
Ronayi Derneği, Azerbaycan´da bulunan Kürt aydınları ile ?Büyük Kürdistan? idealinin hayata geçirilmesi için büyük gayret sarf ediyordu. Türkiye´den gelen Kürt kökenli işadamları ile sıkı işbirliği içindeydi. Türkiye´den, İran´dan, Suriye´den, Gürcistan´dan ve Ermenistan´dan okumak için Azerbaycan´a gelen Kürt kökenli gençlerle çok kısa sürede ilişki kuruyor, onları yönlendiriyor, bazılarını da Suriye ve Irak´taki PKK kamplarına gönderiyorlardı. Ronayi Derneği´nin Kuzey Irak´taki Mesut BARZANİ, TALABANİ ve Suriye´deki Abdullah ÖCALAN ile Moskova ve Kafkaslardaki Kürt kuruluşlarıyla koordinasyonu ve işbirliğini, bu derneğin başkanı Şamil ESKEROV´un oğlu (1992´ye kadar Azerbaycan´da, bu tarihten sonra da Moskova´da yaşayan) Hejar ESKEROV yürütüyordu. Hejar ESKEROV, 1992 yılına kadar Bakü´de günlük olarak yayınlanan Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı´nın resmi yayın organı Azerbaycan Gazetesi´nde çalışıyordu. Ayrıca Hejar ESKEROV, Mesut BARZANİ´nin Rusya ve Kafkaslar müşaviri idi.
Hejar ESKEROV, 1992 yılında ELÇİBEY´in iktidara gelmesiyle Vekil MUSTAFAYEV (Kürt Musto) ile birlikte Azerbaycan´ı terk etmişlerdi. Vekil MUSTAFAYEV, Kazakistan´a geçerek, PKK´nın Orta Asya temsilcisi, Hejar ESKEROV da Moskova´daki merkezde yönetici olarak çalışmalarına devam ettiler. Vekil MUSTAFAYEV, Cumhurbaşkanı Haydar ALİYEV´in kız kardeşinin damadı ve Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Özel Kuvvetler Komutan Yardımcısı General Beyler EYÜBOV´un kardeşidir.
Bu Kürtçü-bölücü faaliyetlerin gerçekleşmesi için Vekil MUSTAFAYEV´den başka kimler gayret sarf etmiştir? Bu insanlar arasında vaktiyle GORBAÇOV´un yardımcısı REVENKO´nun kabulünde bulunan Oktay BABAYEV, Kinyas HACIYEV ile Latif MEMMED, İrade TAGIYEVA vardı.
Azerbaycan iktidarındaki Kürt kökenli bakanlar, idarelerin başında olanlar, milletvekilleri, ülkenin yer altı ve yer üstü varlıklarının gelirleriyle yurt içinde ve yurt dışında ticari imparatorluklar kurmaya başladılar. Ülkenin en tepesindeki (Nahçıvan dâhil) yetkililer, bu gidişi görüyorlardı ve biliyorlardı. Kürt kökenliler, bu gidişi daha da besliyorlar, özendiriyorlar ve yardımcı oluyorlardı. Diğerleri de bunların gazabından korktukları için seslerini çıkaramıyorlardı.
Moskova´da bulunan Koordinatör Kültür Merkezi de boş durmuyordu. Özellikle Ermenistan ve Azerbaycan´daki Kürt kökenli komünistler ile onların dernek ve partilerine yardım ederek, talimatlar vererek, PKK ile süratle işbirliğine girmelerini sağlıyordu. Azerbaycan Komünist Partisi Genel Sekreteri ve halen milletvekili olan Ramiz AHMEDOV gibileri, Ronayi Derneği yetkilileri ve üyeleri ile halen Azerbaycan Milli Meclisi üyesi olan 27 PKK sempatizanı, Kürt mafyası Moskova merkezinin emirlerini harfiyen yerine getiriyorlardı. Azerbaycan Komünist Partisi Genel Sekreteri Ramiz AHMEDOV, terörist başı Abdullah Öcalan ile Atina´da ve Sen Petersburg´da defalarca görüşmüştü.
PKK, Azerbaycan´da kurduğu örgüt marifetiyle hem bu Kürt kökenli iş adamlarından hem de Türk iş adamlarından haraç topluyordu. Toplanan paraları, çeşitli yollardan Türkiye´ye ve Abdullah Öcalan´a gönderiyorlardı. Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Bakü Temsilcisi Burhan BASGÜN PKK´nın Azerbaycan´daki çalışmaları hakkında şu açıklamaları yapmıştır: ?1995-1996 yılında PKK´nın Azerbaycan sorumlusunu tespit ettik. İkna edip Türkiye´ye gönderdik. O halen hapistedir. PKK´nın Azerbaycan´da kimden ne kadar para topladığını, ne kadar aidat adı altında haraç aldığının listesini bize vermişti. Bu bilgileri Azerbaycan istihbaratı da yönetimi de biliyordu. Onun kim olduğunu Azerbaycan devleti biliyordu. Kürt kökenliler ve PKK´lılar, Bakü´de bilardo salonları, kahvehaneler, lokantalar çalıştırıyorlardı ve biz onları biliyorduk. PKK´nın çalışmalarını onlar vasıtasıyla öğreniyorduk. PKK´nın Azerbaycan sorumlusunu da o vasıtayla tespit etmiştik.?
PKK´nın ve PKK´ya yardım eden, destek olan Kürtçülerin Azerbaycan´da, Kafkaslarda, Rusya´daki faaliyetleri, ülkemizdeki yıkıcı ve bölücü faaliyetleri, Büyükelçiliğimiz tarafından daima Azerbaycan kamuoyuna aksettiriliyor, ilgili kurum ve kuruluşlar da bilgilendiriliyordu. Altan KARAMANOĞLU´nun 1995 Mart ayında Türkiye´ye dönmesinden sonra Büyükelçi olarak atanan Ömür ORHUN, Faruk LOĞOĞLU, Kadri Ecvet TEZCAN gibi değerli diplomatların değerli görevleri yanında, PKK ile mücadeleyi her zaman ön planda tuttular. Çünkü PKK ve Kürtçülüğün Türkiye´ye olduğu kadar Azerbaycan´a da büyük zarar vereceğini ve bir baş belası olacağı bilincindeydiler. Kafkaslarda önü kesilen PKK´nın ve Kürtçülüğün hem diğer ülke ve topluluklara sıçraması, oralarda üslenerek güçlenmesi önlenmiş olacağını iyi biliyorlardı.
Bu konuda Büyükelçiliğin bütün kadrosu yoğun ve dikkatli bir işbirliği içindeydiler. Askeri Ataşeler General Engin ALAN, General Saldıray BERK, General Sadık ERCAN ve yardımcı Askeri Ataşeler; Azerbaycan ordusuna eğitim vermek üzere geçici olarak Bakü´ye gelen subayların tamamı, her türlü imkân ve becerileriyle PKK ve Kürtçülüğün Kafkaslarda boğulması için gayret sarf ediyorlardı.
Sinan OĞAN´ın HDP ve DEMİRTAŞ ile ilgili ?güzellemesi?ni Azerbaycan´daki bu Kürtçü ve PKK yanlısı oluşum, destek ve himaye çerçevesinde anlamlandırmak gerekmektedir diye düşünüyoruz.
ülkücümedya
[1] Bu resim, Iğdır´da Yeşil Iğdır Gazetesi´nde çekilmiştir. Masada oturan ise gazetenin sahibi Cabbar ŞIKTAŞ´tır.