Bulgaristan´ın başkenti Sofya´da yayımlanan liberal Sega gazetesi, ´Sultan Erdoğan çöküşün eşiğinde mi?´ başlıklı yorumda şu satırlara yer veriyor:
?İktidar hırsı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan´ı son derece riskli bir oyun oynamaya itiyor ve bu riskli hamle, 1 Kasım sonrası siyasi kariyeri için ölümcül olabilir. Türk seçmen, dünyadaki diğer seçmenler gibi iktidarı cezalandırma eğiliminde. Seçimlere hep ´tarihi´ denir. Ama 1 Kasım´daki Türkiye seçimleri gerçekten de bu klişeye uyuyor. Erdoğan, partisi AKP´nin bir yıl içinde ikinci seçimlerden de hezimetle çıkması durumunda ilk ve muhtemelen son görev dönemini ihtişamlı sarayında artık bir Neo-Osmanlı sultanı gibi geçiremeyecektir.?
Fransız Le Figaro gazetesi ise Avrupalı liderleri Erdoğan konusunda uyarıyor:
?Otokrat Erdoğan, Türk seçmenini dört ay önce kendisine bahşetmediği şeyi vermesi için pazar günü yine sandık başına gönderiyor. Başkan olabilmek için Anayasa´yı değiştirmesini sağlayacak mutlak çoğunluk. Aksi takdirde ülkenin siyasi krize sürüklenmesi tehlikesi mevcut. Avrupa´nın sığınmacı akınını azaltmak için Erdoğan´a ihtiyacı var. Avrupa ?Büyük Erdoğan´ı küçümseyip ret de etse Erdoğan vize kolaylıkları ve AB üyelik müzakerelerinin hızlandırılması talebiyle AB´ye nüfuz etmeye çalışıyor. Bu ölümcül tuzağa düşmemeliyiz. Tabii ki sığınmacı krizinde bize yardım etmesi için Türkiye´ye yardımcı olmalıyız. Ama bizden giderek uzaklaştığı açıkça görülen bir rejime yakınlaşmamalıyız.?
Almanya´dan Mannheimer Morgen gazetesi ise seçimin olası sonuçlarını irdeliyor:
?Aylardır süren durgunluğu aşmak için Türkiye´nin istikrarlı bir hükümete ihtiyacı olduğu açık. Ancak şimdiye kadar AKP ile koalisyon kuracak bir parti görünürde yok. AKP bir azınlık hükümeti kurabilir, belki MHP´yi yanına alır. Ama o zaman her şey daha da kötü olacaktır. Çünkü milliyetçiler Kürtlerle müzakereyi reddediyor. Sonuçta Türkiye için tablo karanlık görünüyor.?
Avusturya´nın başkenti Viyana´dan Die Presse gazetesi ise Suriye krizinde Türkiye´nin oynadığı rolü mercek altına alıyor:
?Türkiye çözümün parçası olmak zorunda. Ancak Avrupalılar, Erdoğan yönetimindeki Türkiye´nin aynı zamanda sorunun bir parçası haline geldiğini de iyi görmeliler. Türk yetkililer uzun süre cihatçıların Suriye sınırından geçişlerine göz yumdu. Ankara, bu aşırıların Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad´ın işini zorlaştıracağını umuyordu. Ardından IŞİD ve El Nusra´nın Suriyeli Kürtlere saldırıları memnuniyetle izlendi. Erdoğan başlangıçta Kürtlerle denge kurmaya açık olduğu izlenimi veriyordu. Şimdi ise askeri yöntemlere bel bağlamış durumda. Ama bu şekilde sorunu çözemeyecek.?
© Deutsche Welle Türkçe