Şehirlere taşınan terör örgütünün kazdığı hendekler ve kurduğu barikatlar, ekonomik ve sosyal hayatın yanı sıra dini hayatı da vurdu. Örgütün sivil, asker polis ayırmadan katliama kalkıştığı, camileri okulları yaktığı bölgede eğitimden mahrum olan, ibadetlerini yerine getiremeyen, ekonomisi tamamen çöken halk çareyi göçte buluyor. Diyanet Sen Diyarbakır Şube Başkanı Ömer Evsen bölgenin fotoğrafını Vahdet için çekti. İşte bölgedeki son durum:
200 BİN KİŞİ YER DEĞİŞTİRDİ
?Bölgede özellikle 7 Haziran seçimlerinden sonraki süreçte öz yönetim ilanıyla birlikte ciddi anlamda bir gerginlik oluştu. YDG-H´lilerin ve daha sonra işin içine PKK´lıların da girmesiyle açılan hendekler insanların hayatlarını ciddi manada etkiledi. Özellikle Sur içi bölgesinde yaklaşık 20 bin kişinin yer değiştirdiği bilgisi var. Bunların bir kısmı Diyarbakır içinde yerleştirildi. Bir kısmı da bir daha Diyarbakır´a dönmemek üzere şehirlerinden ayrıldılar. Bölge genelinde ise yaklaşık 200 bin kişinin yer değiştirmek zorunda kaldığı tahmin ediliyor. Diyarbakır, Cizre, Silopi gibi bölgelerde... Örneğin Cizre´nin nüfusu 150 bin. Cizre´nin içinde şu anda 100 binin üzerinde insan yer değiştirmiş durumda. 50 bin insan ise Cizre´nin dışına çıkmış durumda.?
DEMOGRAFİK DENGE DEĞİŞİYOR
?90´larda çatışmalar şehir içinde değildi. Şu an çatışmalar şehir içinde oluyor. İnsanların kendilerini güvende hissetmediklerinde bir yerde ikamet etmeleri gibi bir durumun ne kadar zor olacağını biliyorsunuz. Hemen yanı başımızda Suriye´deki insanların yüzde 90´ı niçin kendi bölgelerinden göç ettiler? Çatışma bölgelerini terk edip daha güvenli olan bizim bölgemize geldiler. Çatışmaların artması, kontrol altına alınamaması durumunda bu tür bir sıkıntıyla karşı karşıya kalabiliriz. Buradaki bir iki milyonluk bir hareketlenme Türkiye´nin demografik dengelerini ciddi manada bozacaktır. Bu da bizim için sorun teşkil eder. Olaylar devam ederken okulların yakılması, camilerin zarar görmesi bölge için son derece sıkıntılı. Bölgenin sosyal alt yapısını da çok ciddi manada etkilemiş durumda. Bu da önümüzdeki süreçte bölgenin daha ciddi sıkıntılarla karşılaşabilceğinin açık göstergesi ve ifadesidir. Bu da bizi ciddi manada üzüyor. Eğitimin aksamasıyla birlikte sosyal aktivitelerin de aksamasına yol açacaktır.?
YARIN ÇOK GEÇ OLABİLİR
?İnsanların sözünü dinlediği kişilerin bir an önce çatışmalı ortamın bitmesi noktasında; hendeklerin kapanması ve barışın yeniden bu topraklara hakim olması için elini taşın altına koyması gerekiyor. Ben buradan naçizane bu ateşe su dökecek gücü, söylemi olan herkesin bir an önce söylemini ortaya koyması gerektiğini düşünüyorum. Yarın çok geç olmadan, bir an önce insanlığımız için, barışın sükunetin, sulhun getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.?
İMAMLAR SOKAĞA ÇIKAMIYOR
?Sur içinde 18 camide sokağa çıkma yasağından kaynaklanan ibadet yapılamıyor. Sur içindeki cami sayımız 18. Sur içindeki camilerde ibadet yapılamamasının nedeni birinci derecede sokağa çıkma yasağı; geriye kalan kısmı da giriş çıkış kısıtlamaları. Arkadaşlarımız gidip görev yapamıyor. Sur bölgesi yaklaşık 1.400 yıldır ezan seslerinin durmadığı, sürekli ezanın okunduğu bir bölge. Bugün ezan susmuş durumda. Hiçbir dönemde, sıkı yönetim dönemlerinde bile o bölgemizde ezan susmamıştı. Ancak çatışmalı ortam ne yazık ki yaklaşık 22-23 gündür o bölgede ne ezan okuyabiliyor, ne ibadet yapılabiliyor. İnsanlar can güvenliği endişesinden Allah´a ibadetlerini yapamıyorlar. Bu ciddi bir sıkıntı zaten. O bölgede ibadet yapılamayan cami sayısı şu anda 18.Diyarbakır merkezde ibadet yapılamayan cami yok. Diyarbakır merkezdeki tüm camilerimiz ibadete açıktır. Sadece Sur´daki çatışmalı ortamdan dolayı ibadet yapılamıyor.?
SADECE SUR´DAN 20 BİN KİŞİ GÖÇTÜ
?Sur iki bölgeden oluşuyor. Yasakların devam ettiği 6 bölge ve yasakların olmadığı 5 mahalle var. Çatışmalı alanlardan çıkıp çatışmanın olmadığı alanlara geçen insanlar var. A mahallesinden B mahallesine geçenler var. Çatışmalı alanlarında şu anda hala 2 bin insanın oturduğuna dair bilgi var. Bu insanlar gidebilecekleri herhangi bir yer olmadığından çatışmalı alanları terk edemiyorlar. Yani Sur´da çatışmaların devam ettiği bölgedeki 22 bin insanın 20 bini yer değiştirdi. Bu yer değiştirenler içinden de yüzde 20´sinin Diyarbakır´ın dışına çıktığını düşünüyoruz. Ancak bu konuda çok sağlıklı bir bilgi yok. Çünkü fiilen bunu kontrol edecek bir yapı yok.?
500 İŞ YERİ KAPANDI
?Sur tarihi yapısıyla son dönemde UNESCO´ya girmiş bir kent olarak, dünyanın gözünün üzerinde olduğu bir alandı. Bu alanın çatışmalarla tahrip olması insanların kafasında ?Ne oluyor?? şeklinde bir soruya yol açıyor. Halk ciddi manada bu çatışmalı ortama tepkili. HDP´nin ?Sokağa çıkın, eylem yapın? çağrılarına itibar edilmiyor. Ama yine de büyük bir tedirginlik var. İnsanlar bu tedirginlikten kaynaklanarak kendilerine bir plan proje çizemiyor. Çocuklarının eğitiminin ne olacağını insanlar bilemiyor. Kendilerinin geleceğinin ne olacağını bilemiyorlar. Kaldı ki Sur´un şöyle bir yapısı var; İstanbul´da Yenikapı neyse Diyarbakır için de Sur öyle. Yani Diyarbakır´ın tarih, kültür, alışveriş merkezi. Sur kitlenince Diyarbakır´ın kendisi de kitlenmiş durumda. Ciddi bir ekonomik sıkıntı var. İnsanlar şu ana kadar 500 işyerinin tahliye edildiği veya bir şekilde kapatıldığı, Maliye´ye kapatma başvurusunda bulunduğu; 50´nin üzerinde iş yerinin Sur´dan çıkmaya çalıştığı biliniyor. Bölge diken üstünde. Bölgede çatışmanın devam etmesi durumunda, insanlar kendilerine gelecek çizemezse eğer, bir kaç ay içinde çok ciddi göç dalgaları oluşabilir. 90´larda yaşamadığımız şeyi Allah muhafaza günümüzde yaşayabiliriz.?
PKK´NIN GERÇEK YÜZÜ BUDUR
Akademisyen Dr. İkbal Vurucu, PKK´nın cami okul yakmasının savaş hukukunda bile yeri olmadığını söyledi. 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Politik-Sosyal-Kültürel Araştırmalar Merkezi Başkanı Vurucu, Kürtlere en büyük zararı PKK´nın verdiğini söyledi. Vurucu şu tespitlerde bulundu:
SORMAMIZ GEREKEN SORU
Camilerin, okulların, hastanelerin yakılması, bombalanması bize gösteriyor ki, PKK Kürtlerin menfaatini düşünmemekte, değerlerine hassasiyet duymamaktadır. Savaş hukukunda bile yeri olmayan hastane, dini ibadet mekanları, okulların yok edilmesi terör örgütü PKK´nın ?halk için yürüttüğü savaş´ta gerçek yüzünü göstermektedir. Elbette biz PKK´nın gerçek yüzünü şimdi görüyor değiliz. Öğretmenlerimiz, imamlarımız, doktorlarımız PKK´nın ta başından beri düşmanıdır. Güvenlik mensuplarımız dışında en çok şehit veren meslek grubumuz öğretmenlerimizdir. Esas olarak sormamız gereken Kürtlerin değerlerini hiçe sayan bir örgütle hala müzakerelerin masada olmasıdır. PKK´nın Kürtlerin temsilcisi statüsünde tutulmasıdır. Öcalan´a hükümet partisinin mensupları tarafından övgüler düzülmesidir.?
KALICI OLAN GÖNÜL YARASI
Bölgeden öğretmenlerin çekilmesi, sosyal hizmetlerin bitmesi demek devletin bölgeden çekilmesi ve bitmesi demektir. Şu anda devlet bölgede, söylemesi zor ama ?var olma mücadelesi´ veriyor. Kime karşı var olma mücadelesi veriyor? Çözüm süreciyle yerleşmesine göz yumduğu ve inanılmaz bir şekilde terk ettiği PKK´lılara. Şimdi TOKİ oralarda iç savaştan çıkmış bir ülke gibi yakılan, bombalanan, yıkılan evleri yeniden yapacakmış. Önemli olan gönüllerin yapılması, yeniden inşasıdır. Kalıcı olan gönül yarasıdır, sevgisizliktir, bu ülkeye yabancılaşmadır. Bu kalıcı yaraların yok edilmesi, tedavi edilmesi, gönüllerin alınmasıdır. Bütün bu sorunların ana kaynağı olan ve yaralar açarak hep açık bırakan PKK´nın mali, ekonomik, siyasi desteklerinin yok edilerek bitirilmesi zorunludur. PKK, hükümetin bir takım politik tasarrufları için ?araçsallaştırılan´ aktör konumundan derhal çıkarılması gerekir.?