Güner Melis Erbay

Tarih: 11.05.2025 16:51

ANNE GÜNÜ

Facebook Twitter Linked-in

Hepimiz biliyoruz ki ilan edilmiş olan tüm özel günler küresel düzenin kapitalist oyunlarıdır. Evet kapitalist oyunlarıdır ama oyunlarının içinde kuvvetle muhtemel ki, en güzel olanlarıdır. Anneler, babalar, sevgililer günü, dünya kadınlar, erkekler günü, dünya kız çocukları günü, dünya erkek çocukları günü. Yakında ablalar, abiler günü de çıkabilir ortaya. Hatta belki halalar, teyzeler, amcalar günü de olur bir gün! 

Böyle günler ne kadar çoğalırsa çoğalsın anneler gününün tahtı bakidir kendisine. Her çocuk için annesi, annelerin içinde en birinci annedir fakat öyle midir gerçekten? Değildir tabiki de. Annelik de derece derece farklı şekillerde yaşanır insanlar arasında. Bunu en iyi hastanelerde yatan çocukların annelerinde gözlemleyebiliriz. 

İleri derecede bir sorun yoksa çocuk bunun farkında olamaz. Onlar için kendi anneleri en birinci annedir. Öyle çok sever ki onu, onda hata bulamaz. Anne için durum farklıdır, o çocuğunu bilir. Hatalı yanlarını defolarını, eksik yönlerini, fazla taraflarını hepsini anlar. Anlar ve anladığı ile sever. Kendinden doğanı, kendi gibi sever. Bazen kendinden vazgeçer ondan geçmez, sevgisi hiç bitmez.

Hayatsa adil değildir. Neden değildir bilmeyiz ama değildir olduğunu biliriz. İlerleyen yaşlarla birlikte yaşadığımız bazı şeylerin ardındaki nedenleri farkedebiliriz. Bir zaman sonra her şeyin bir nedeni olduğunu ve bu nedeni her zaman bulmamızın mümkün olmadığını anlarız. Yaratan neyi neden öyle nasip eder bunu ya hiç bilmeyiz yahut uzun zaman sonra bir vesile ile anlayabiliriz. Hiç arzu etmediğimiz şeyler hayatımızda yer alabilir ve bunlarla yaşamak bizleri sıkıntıya sokar. Mutsuz oluruz. Yokluk mutsuzluk getirir ve yokluğun getirdiği mutsuzluğu alt etmek herkesin  harcı değildir fakat tuhaftır ki, varlık mutluluk getirse bile, çabucak kanıksanır. Kanıksanmayla birlikte büyü bozulur ve mutluluk duygusu atta olur.  Oysa yokluğu kanıksamak mümkün olamaz. Yaşamak hiç de öyle kolay bir şey değildir. Kolay olmamasına,  adil olmamasına rağmen güzeldir. Öyle güzeldir ki bu diyardan zorunlu olarak gidene değin gözlerimizi kamaştırır. Bu diyardan ne zaman gidilir bilinmez; her an her zaman olabilir. Bu nedenle hiçbir şeyi ertelemeye de gelmez! 

Bugün, bir çok çocuğun annesi olmadığı için mutsuz olduğunu biliyoruz. Ayrıca bir çok kadının da anne olamadığı için mutsuz olduğunu biliyoruz. Bu iki formun arasında yer alan pek çok ara form nedeniyle de,  mutsuz olanlar vardır kuşkusuz. Peki ne yapmalı? Günü iptal mi etmeli? Gün iptal edilmez, edilemez çünkü kapitalist düzen buna izin vermez. Sadece kapitalist düzen olsa iyi, hayat da izin vermez. Hayatın böyle duyarlılıklarla işi yoktur. Onda doğal seleksiyon vardır ve en vahşi haliyle yürürlüktedir. Uyum sağlayamazsan ayıklanırsın. Ayıklanmamak için bir yol bulmak gerekir. Bulursan ne ala ! Yollar çeşit çeşit olabilir. Herkesin yolu farklıdır kuşkusuz. Kendimize ait olan o yolu bulabilmek nasibimiz olsun diyorum ve bir şiirimle yazımı noktalıyorum.

 

MUT

Bugün anneler günü.

Üç beş gün önce,

Hediyemi aldım küçüklümle birlikte..

Benim küçüklüm 

Anneler günü bilmez.

Öğrenir mi bir gün?

Bilinmez.

Eline tutuştururum,

Aldığımız hediyeyi, 

Ver bana derim.

Veridiririm.

Alınca da sevinir,

Onu tebrik ederim.

Ne güzel bir hediye almış, 

Tam da benim istediğim gibiymiş.

Nasıl bilmiş? 

Hep de bilirmiş.

Yine başarmış!

Ne kadar da marifetliymiş!

Derim derim,

Öper, koklarım.

Ne şanslıyım ki her zaman,

Cennet koklarım.

 

Sanmayın ki bu hep böyleydi.

Bu oyunu bulana kadar, 

Az meşakkat çekmedim hani.

Anneler günü zehir miydi?

Yoksa zemberek miydi?   

Burulur otururdum bir köşede. 

Bir tripler, bir şeyler, 

Havada negatifler.

Kimeydi acaba hepsi?

Kimeydiyse, kimisi ortalıkta yoktu,

Benden çıkıp,

Yine bana dönüyordu!...

 

Hayat bunları umursamaz. 

Mutlu musun, mutsuz mu?

Hiç kalaya almaz.

Akıp gider öyle 

Nazlamadığı gibi seni, 

Bir de,

Arayı fazla açmadan,

Bildirir haddini.

Ne zaman ki,

Tehlike çanları çaldı çaldı susmadı,

Onu kaybetmelerin ardı arkası gelmedi,

Benim negatifler uçtu gitti! 

 

Hakikati gördüm azıcık. 

Gördüğümle,

Bildim haddimi! 

Halime şükrettim.

Öze bakıp, 

Özü görmeyi denedim. 

Sevgidir hayatın özü,

Kendini de, sevdiğini de 

Mutlu etmektir sırrı.

 

Sırra erdim demem.

Boyumu aşamam.

Lakin kendimce ben de,

Durumu kurtaracak, 

Bir oyun buldum.

Şimdi oynuyoruz oyunumuzu,

Buluyoruz mutumuzu! 

Muttur hayatta esas olan.

Hangi kapının arkasındaysa o, 

Açıp bakarak arkalarına, 

Kıyılarına köşelerine,

Bulmalıyız onu.

Bulduğumuza az dememeli, 

Yetinmeyi bilmeli,

Kanaat etmeli.

Varsa bir sırrı hayatın,

Bu olmalı derim.

Bunu da, 

Herkes bilsin diye,

Elimden geldiğince,

Yazıp, söylerim.

 

Dyt.Güner Erbay


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —