Bugün, 16 Eylül 2024 Pazartesi

Harun Kılıç


Bir ithama yönelik cevaplarımız!

Tarihimiz açısından kahramanlıklarla dolu Ağustos ayının 26'sında sosyal medyadan bir kutlama mesajı yapmış ve şu kısa cümleyi kurmuştum.


Tarihimiz açısından kahramanlıklarla dolu Ağustos ayının 26'sında sosyal medyadan bir kutlama mesajı yapmış ve şu kısa cümleyi kurmuştum.

"Kimse boşuna heveslenmesin, kıyamete kadar buradayız!

26 Ağustos 1071

26 Ağustos 1922

H.K"

Bu paylaşımıma, birebir tanıdığım bir kişi, birazda MHP'nin içinde bulunduğu Cumhur İttifakının bir kanadı üzerinden tümünü itham eden bir eleştiri yapmış.

Bunun üzerine özelden, genele yönelik olmak üzere aşağıdaki yazıyı yazmak bize zaruri bir farz olmuştur!

***

Değerli kardeşim, eleştiri yerinde, zamanında ve tutarlı olursa başım, gözüm üstüne...

Nitekim, AKP'li bir milletvekilin bundan yaklaşık 10 yıl önce (2015)'te Cumhuriyetimiz için; "Cumhuriyette 90 yıllık reklam arası bitti..." diyerek yaptığı densizlik elbette unutulmaz! Bu talihsiz beyanı şedit bir şekilde eleştirmek, (bölücüler dahil belirli bir kesimin dışında) milli düşünce taşıyan kişilerin bütününün hakkıdır.

Ancak hatırlatmak gerekirse o tarihten sonra MHP Lideri Bahçeli'nin siyasi olaylara el koyup, ittifakı kurmasıyla gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gerekse de AKP'nin politikalarında 180 derecelik bir değişim olmuştur.

Belki, bazı konularda ayrı ayrı partiler olmaları hasebiyle bire bir benzeşme olmasa da ve ayrıca (AKP'nin kendi tabanını siyaseten konsolide etmek zaruretini dikkate alacak olursak; en azından göreceli de olsa) iktidarın yaklaşımında evet büyük değişim oldu!

Mesela Türk Devletleri Teşkilatı kuruldu.

Karabağ'ın Ermeni işgalinden kurtulmasında kardeş Azerbaycan'a sınırsız destek verildi. Kıbrıs politikası değişti. Savunma sanayiinde ve terörle mücadelede inanılmaz başarılar elde edildi. Yurdun her tarafı vatandaşımıza güvenli hale getirildi.

Üç tarafımızı çeviren denizlerimizde "Mavi Vatan" doktrini/projesi hayata geçirildi.

Sultan Alparslan önderliğinde Anadolu'ya girdiğimiz Ahlat'ta Türklüğü anımsatan kalıcı bir eser yapıldı.

Bunlar az bir şey mi?

Öyle ki AKP, istese "çözüm sürecine" devam eder, bölücüleri daha da azgınlaştırırdı.

Ve hiç kuşkusuz ABD'si, AB'si ve ana muhalefet CHP'si de bu meşum politikayı alkışlardı!

Ki, günümüzde muhalefet yönünden bunun örneklerini sıkça görüyoruz...

Özellikle, genel seçimler öncesi benim, CH(İ)P-SA+ HDP/PKK Konsorsiyumu adını verdiğim 6'lı masa ittifakı ve daha sonra yapılan yerel seçimlerde bölücülerle yaptıkları ittifakı gizlemek için uydurdukları "kent uzlaşısı" bunun en bariz örneğidir.

Mesela bu kapsamda İstanbul Esenyurt ve Mersin Akdeniz ilçe belediyeleri eliyle yönetim, adeta PKK'ya peşkeş çekilmiştir!

Keza Ümit Özdağ'ın CHP eski genel başkanı Kılıçdaroğlu ile yaptığı gizli protokollü ve HDP/DEM katkılı ittifakı da unutmayalım!

Gerek Ekrem İmamoğlu, gerekse de Özgür Özel siyasi mayaları gereği ve bunlara ilaveten maalesef onlara uyan (sözde Ülkücü-milliyetçi) Mansur Yavaş, Cumhurbaşkanı olma hayaliyle CHP'nin sinsi politikalarına omuz veriyor!

Bu arada, son yerel seçimlerde bir miktar oy artışının iştihasıyla, genel seçimler öncesi sabah-akşam dile getirdikleri "parlamenter sisteme yeniden döneceğiz lafzını muhalefet parti yöneticilerinden veya öteyandaş yazar-çizer-söyler takımından hiç duydunuz mu?

Allah muhafaza iktidarı bir ele geçirseler, güç kullanımı ve demokrasiyi asma bakımından Erdoğan'ı fersah fersah geçerler!

Beri taraftan iktidarın eleştirilecek yanı yok mu?

Elbette başta ekonomideki kötü gidişat, hayat pahalılığı, kira artışları, işsizlik, emeklilere reva görülen yaşam koşulları ve Suriyeli sığınmacılar meselesi, iktidarın en büyük handikabıdır.

Lakin çok parçalı muhalefetin, turistik gezilerden, heykeller yapıp, tiyatro, şarkı-türkü konserleri düzenletip, "Saraçhane kargalarına", bankamatikçi danışmanlara imkân üstüne imkân sağlamaktan, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş'ı anmaktan fırsat bulup; ülkemizin bu önemli sorunlarını giderebileceğine asla inanmıyorum.

Dosttum, özetle kişiler veya iktidarlar gelip geçicidir. Mühim olan devletin varlığına, birliğine, dirliğine halel getirtmemektir...

Daha da önemlisi, kılıcımızla-kanımızla vatan yaptığımız bu mübarek topraklarda çift bayrak, çift dil özlemi duyanlara asla fırsat vermemektir. Gerekirse kafalarını ezmek ve sınırlarımızın hemen güneyinde ABD kuklası terörist devletin kurulmasını önlemektir!

Yeni bir yazımızda buluşmak üzere esen kalınız!

Harun KILIÇ

ANKARA

25.7°