Muharrem Günay Sıddıkoğlu

Tarih: 26.01.2025 10:12

MİRAÇ HEM BEDENSEL HEM RUHSAL BİR YOLCULUKTUR

Facebook Twitter Linked-in

Halk arasında üç aylar olarak bilinen, Recep, Şaban ve Ramazan ayları, Rahman, Rahim ve keremi bol olan Rabbimizin biz Müslümanlara ikram ettiği pek bereketli ve feyizli bir zaman dilimidir. Bu aylardan Recep ayının 27. Gecesi ise Miraç Kandilidir.

İsra; gece yürüyüşü demektir. Miraç ise, yükselmek demektir. İnsanoğlu'nun yaşarken ulaştığı en yüce yükseliş ve en büyük derece Miraç’tır

Mirac’ın Mescid-i Aksa’ya kadar olan ve İsra denen bölümü Kur’an’da şöyle anlatılır:

“Sübhânellezî esrâ bi abdihî leylem minel mescidil harâmi ilel mescidil agsallezî bâreknâ havlehû li nüriyehû min âyetinâ. İnnehû hüvessemiul basîr.”(İsra/1)

Kulu (Muhammadi) gecenin bir bölümünde – kendisine bir kısım ayetlerimizi (kudretimizi yansıtan belgelerimizi) göstermek için - Mescid-i Haram’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah (bütün noksanlıklardan) yücedir, münezzehtir. İşiten ve gören O’dur.” (İsra /1)

İsra ve Miraç olayının ikinci merhalesi olan Miraç ise Sevgili Peygamberimizin Mescid-i Aksa’dan başlayarak semânın bütün tabakalarını geçerek ilâhi huzura kabul edilmesidir ki bu kısım Necm suresinde şöyle anlatılır:

And olsun ki O’nu (Cebrail’i) bir kere daha hakiki suretinde gördü. Sidre-i Müntehâ’da gördü ki, onun yanında Me’vâ cenneti vardır. O zaman Sidre’yi Allah’ın nuru kaplamıştı. Gözü ne şaştı ne de başka bir şeye baktı. And olsun ki Rabbinin âyetlerinden en büyüklerini gördü.” (Necm,53/11-18).

Din İşleri Yüksek Kurulu üyeliği yapmış olan Dr. Ahmet Gelişken Miraç konusunda şu bilgileri veriyor:

İsra’nın ikinci safhası olan miraç ve miraç olayları, Buhari-Müslim hadislerinde “müttefekun aleyh olarak haber verilmektedir.  (Buhari, Salat 1, Hacc 76, Enbiya 5, Tevhid, 37, Menakıb 24; Müslim, İman 259, 263; Ve diğer kaynaklar).” Bazı âlimler, Buhari ve Müslim’in birlikte rivayet ettiği hadisten şüphe edenin imanından şüphe edilir” diyerek, müttefekun aleyh olan hadislerin imanca önemine işaret etmişlerdir. Mirâc hadisesi sadece müttefekun aleyh hadislerle de sınırlı değildir. Pek çok sünende, mucemde, musannefde ve 20’den fazla bu konuda yazılan müstakil eserde varit olan hadislerin mütevatir derecesinde olduğu ulemaca belirtilmiştir. Şenkîti de bunlardandır. İbn Teymiyye ve İbn Kayyım gibi münekkit (Tenkitçi, eleştirici) âlimler bile, miraç hadislerinin mütevatir derecesinde olduğunu belirtmişlerdir.”, (Bkz.http://fatwa.islamweb.net/fatwa/index.php?page=showfatwa&Option=FatwaId&Id=95218; http://bayanelislam.net/Suspicion.aspx?id=03-02-0034&value=&type=).”(Dr. Ahmet Gelişken, Makalelerinden) (Mütevatir hadis; o hadisin Hz. Peygamber tarafından söylendiğine şüphe olmayan hadis demektir)

İsra ve Miraç hem kitap hem de sünnetle sabittir. Bunu tartışmak yersizdir. Necm suresi 12. Ayette de Hz. Peygamberin Miraçta gördüklerinin tartışılmaması gerektiğine dikkat çekilerek şu uyarıda bulunulmuştur:

 “Onun gördükleri üzerinde tartışıp mücadele mi ederler?” (Necm:12) 

Miracı tartışmak ve inkâr etmek müşrikler tarafından bile doğruluğu ve güvenilirliği kabul edilmiş ve kendisine Muhammedül Emin adı verilmiş peygamberimize inanmamak, O’nu yalancı çıkarmak olur ki bu da insanı dinden çıkarır.

Yüce kitabımızın İsra suresi 1. Ayetinde bu yolculuğun sadece bir bölümü, Hz. Peygamberimizin Mescid-i Haram'dan Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya gidişi anlatılmaktadır. Burada anlatıldığı üzere bu yolculuğun gayesi Allah'ın kuluna bazı ayetlerini göstermek istemesidir. 

Bir gece Cebrail (a.s), Hz. Peygamberi (s.)  Burak adı verilen bir binit/taşıt üzerinde, Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya götürdü. Hz. Peygamber (s.) orada diğer peygamberlerle birlikte namaz kıldı. Daha sonra göğün çeşitli tabakalarına yükselen peygamberimiz orada bazı büyük peygamberlerle karşılaştı. En sonunda göğün en yüksek tabakasına ulaştı ve Allah'ın huzuruna çıktı. Başka önemli emirlerin yanı sıra beş vakit namaz da işte burada emredildi. Daha sonra Peygamber (s.) Mescid-i Haram'a geldi. Birçok hadise göre bu yolculuk sırasında ona (s.a) cennet ve cehennem de gösterilmiştir. Güvenilir hadislerden öğrendiğimize göre Hz. Peygamber (s.) ertesi gün bu olayı anlattığında Mekkeli müşrikler onunla alay ettiler ve müminlerden bazıları da bunda şüpheye düştüler.

İsra ve Miraç olayı halk arasında yayılınca, Mekke’nin bazı ileri gelenleri soluğu Ebu Bekir’in (r.a.) yanında aldılar. Ve:

“Ya Eba Bekr! Arkadaşın Muhamed hakkında ne dersin? O bir gece içinde Beytü’l Makdise’ ( Beytü’l Mukaddes )e gidip geldiğini iddia ediyormuş!” Ebu Bekir (R.A.) onlara:

Bunu Hz. Muhammed mi ( A.S.) söyledi?“ Diye sordu. Onlar da: “Evet, o dedi“ diye cevap verdiklerinde, Ebu Bekir (R.A.): “Eğer O söylemiş se, mutlaka doğrudur ve ben şahadet ederim..” diyerek Peygamber’e olan inancının şüphe götürmez olduğunu ortaya koydu. “Nasıl olur?“ Diyerek şaşkınlık gösterenlere: “O, bundan fazlasını da söylese yine de O’nu gök haberlerinden dolayı tasdik ederdim! “diye cevap verdi. (Lübabu’t- te’vil: 3 / 151) Ebu Bekir (R.A.)’e “SIDDIK“ denmesi bu yüzdendir.

Bu yolculuk (Mi'rac) hakkında birçok farklı görüşler vardır. Bazıları bunun rüyada meydana geldiği görüşündedirler; Çoğunluk ise olay sırasında Hz. Peygamber'in (s.a) tamamen uyanık olduğu ve bedeni ile birlikte yolculuk ettiğini söylerler. Fakat bu ayetin başlangıç sözleri: "Kulunu... Götüren o (Allah) yücedir", bunun Allah'ın sınırsız gücü ile meydana gelmiş olan doğa-üstü bir olay olduğunu göstermektedir. Eğer olay sadece bir rüyadan ibaret olsaydı ayet, bu olayı meydana getiren varlığın her tür zayıflık ve eksiklikten uzak olduğunu gösteren "subhane" ifadesi ile başlamazdı. Yine "Kulunu bir gece... Götüren" sözleri, bunun sadece bir görüntü veya rüya olmadığını, bilakis Allah'ın Peygamberi'ne (s.a) ayetlerini gösterdiği fiziksel ve bedensel bir yolculuk olduğunu göstermektedir. Çünkü kul sadece ruhtan değil ruh ile bedenden oluşmuş bir varlıktır. Bu nedenle her Mü’min, İsra ve Miracın Allah'ın Peygamber'i (s.) için hazırladığı fiziksel bir yolculuk ve bir gözlem olduğunu kabul etmelidir. 

Süleeyman Çelebir, meşhur eseri Vesiletü’n-Necat’da Miracı şöyle anlatır:

Ref olup ol şaha yetmişbin hicâb,

Nûr-u tevhid açtı vechinden nikâb.

Yâni sanki böyle yüzü peçeli gibi, yetmişbin perde kalkınca, Allah-u Teàlâ Hazretleri vechinden peçeyi açmış gibi cemâlini Habîb-i Edîbi'ne gösterdi.

Âşikâre gördü Rabbül-izzeti,

Âhirette öyle görür ümmeti. (Süleyman Çelebi)

Âşikâre gördü Peygamber SAS Rabbini... Ahirette de inşaallah biz Mü'minler Allah'ın lütfuyla, keremiyle, ayın on dördünü seyreder gibi öyle göreceğiz. Dileriz Allah-u Teàlâ Hazretleri nasib eylesin... Peygamberimiz de dolunay halindeki aya bakıp: “Siz Allah’ı bu ayı gördüğünüz gibi göreceksiniz” buyurmuştur. (Riyaz’üs Salihin 2/1055)  Miraç Kandiliniz mübarek olsun.

 

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —