Tamamen Türk fikri ve inancına ters zihniyetti daimi kara gün dostumuz olan Avrupa Parlamentosu yeni bir karar daha almıştır.
Yeni bir karar diyoruz... Netice itibariyle dünya milletlerinin huzurunda her zaman güncelliğini koruyacak olan bu karar yeni merhale tevessül, hattâ şiddet ve terör fiilleriyle kapkara günlerin bunalım getiren tansiyonu olacaktır.
Avrupa Parlamentosu´nun ekseriyeti görünüş, itibariyle bu kararda aleyhte bir tavıra sahib olmasına rağmen basiretsiz ve ücretsiz bir tutum ile görevlerini ihlâl etti. Tehdide boyun eğerek tarihî bir dâvânın mahkûmiyeti oldular. Çoğunluğun bu oylamada bulunması zaruretine rağmen beşyüz. onsekiz parlamenterlerden ancak iki yüzünün kararın lehine çalışarak ?Ermeni Meselesine Siyasî Çözüm´ adı altındaki raporu onaylaması ve soykırımı tanıması Türkiye ve Türk milleti açısından elbette müthiş bir husustur.
Her türlü aleyhteki siyasî oyunlara boyun eğen, ini oyunların nice yetişmiş insanlarımızı hedef seçerek telef ettiğinde gülen bir millet olma durumuna getiren tavırları bir türlü terk edemeyen durumundan artık sıyrılıp gerekeni en isabetli şekliyle ifaya mecburiyetimiz gelip çatmıştır. Millet vasfından uzak, bayraksız, vatansız, lidersiz ve meclissiz bir insan güruhunun dünyanın en şerefli ve adil milleti olan biz Türkler´e oynadığı her oyunu keyfiyet içinde seyretmek artık en büyük günah değerine varmıştır.
Bence itidalde, vicdanda, samimiyetlikle, dostluk dost bildiğimiz Avrupa Parlamentosu´nun bu son adî kararıyla tarihe karışmıştır.
AET üyeliğini bilen Ermeni soykırımına, bağlayan bu adî makamdan hesap sormanın zamanıdır. Hesabın hem gerekçesi vardır, hem de o güce sahibiz. Bizi bu güçten mahrum görmek isteyenlerin ve fırsat kollayıcılarında oyun ve desiselerinden uzak huzurlu bir ortamda bulunduğumuza göre endişeye ve çekimser olmaya hiç gerek yoktur.
Ermeni teröristlerin camialarını temsilen katlettikleri nice konsolos ve konsolosluk görevlilerinin hatırına bu dâvâya hine olan bizler için, bizi temsil eden devlet adamlarımızın karara hassasiyetlik göstermeleri ve beklenen büyük tepkiyi arzetmelerini bekliyoruz...
Hattâ yazarımızla çizerimizle, ozanımızla kılanımızla, hıncımızı göstermemizin bu adî kararın tepki ve lânetinde bulunmamızın tarihî bir vecibe bakımından lüzumu vardır. Tarihî gerçeğin düşünüldüğü ve karar verildiği gibi değil, yalan riyasız, isnadsız husumetlerle örtbas edildiğini şiddette mi, propagandayla mı ne gerektiriyorsa o şekilde yapmanın vebali vardır. Eğer yapmamış ve çabalamamışlarsa her vesileyle Türkiye hudutları içinde gösterilen «Armenie» haritalarının hudutlarını çizmekte olan sahte mirasyedilere rıza göstermiş olmaz mıyız.
Eğer uyuma temayülünde bulunurlarsa cüretsiz ve dost hatırı için susar, bu meseleyi tarihî alkışına terkederlerse devleti ve milleti temsil edenlerimize, dedemin Sakarya´da akan kanını, İnönü´de kopan kolunu, Dumlupınar´da yiten başını, Çanakkale´de sürüklenen döşünü helâl etmiyorum...
Sanırım ki ne idiği belli olmayan bir parlamentonun verdiği adî bir karara boyun eğecek kadar ne güçsüzüz, ne de alçaldık.
Bu böylece biline... (Y. Ufuk; 23 Haziran 1987)
Not: Sevgili okuyucularım.. Yazının nihayetindeki tarihe baktığınızda bu okumuş olduğunuz makale tam 30 yıl öncesine aittir.. Tarih, çeyrek asından daha eski olsa da mevzu´u içinde geçen her söz bugünlerde tezahür eden Ermeni Yalakalığı´nı birebir tarif etmektedir..
Bakalım, bu Avrupa denilen kıtanın zaman zaman Amerika denilen kıta ve toprak bakımından Anadolu´nun en çok yer aldığı Asya denilen bir diğer kıtalarda birleşerek omuz omuza Türk Milleti´nin bekâsını yerle bir etmeye gösterdikleri çabalara ait daha neler yazmışız.. Bizim devamlı köşe yazılarımız içinde, bir taraftan dünü okurken bir taraftan da bugünlerdeki ihanet mahvillerine dair tesbitlerimiz olacak ve böylece bir süre sizlerle birlik sağlayacağız..
İlk yazımızdaki bu duygularla Ramazan-ı Şerif´inizi tebrik eder, hayrla ve ihsanla geçmesini Allah-u Teâlâ´dan niyaz eylerim.. Selâm ve dualarımla..
DEVAM EDECEK
