İhsan Yelken

Tarih: 24.06.2022 11:00

ESKİ GÜNLERİN GERÇEK VE GIRGIRİYE GİBİ İZAHI!...

Facebook Twitter Linked-in

Durumdan memnun değil mi, kendini mutsuz mu hissediyor, yoksa bir hata veya bir eksiklik mi hissetti, hemen, "Eski bayramlar ne güzel olurdu, eski günler ne hoştu!" cümlesi ile söze girer ve güzel bir sohbet konusu açardı. Konuşan kimse, genellikle sohbet ortamının en yaşlısıdır. Kendine yapılan hürmeti az bulmanın ve daha fazla saygı ve sevgiye layık olduğuna inanarak konuşurdu. Bu vesileyle eski günlerdeki büyüklere gösterilen saygının, küçüklere verilen sevginin  ve insanlar arasındaki bağlılığın önemini vurgulardı. Daha sonra lafı günümüze getirir, her şeyin yapmacık ve samimi olmadığını izah ederdi.

  Halbuki hayali ile yaşıyormuş gibi yaptığımız ve gitmesine üzülmüş gibi tavır aldığımız günlerin ve bayramların gitmesini kendimiz isteriz. Elimize bir telefon alır, o hayal kurduğumuz ve hoşumuza giden hareketleri bir çırpıda yaparız. Çok rahat ve huzurlu bir şekilde, başımızı bile kaldırmadan, yüzlerini görmeden tüm görevimizi yaparız. Selamımızı verir, saygımızı sunarız hatta ellerinden öper bayramlarını kutlarız. Hiç bir pişmanlık hissetmeyiz.

   Bayram günleri, gerçek alemde, büyüklerimizi ziyaret ederek saygımızı sunmak, hatırını sormak ve hürmetle ellerini öpmek aklımıza bile gelmez. Ortam hazır her imkan ve zaman uygun olmasına rağmen, yine de kendimizce bir bahane bulur yapmayız. Ama böyle sohbet ortamında  o günlerin hasretini çekiyormuş gibi kendi kendimize iki yüzlülük yapıp hoşumuza gittiğini söyleyebiliriz.

   Hani modernleşiyoruz, çağ atladık ya! Fikirde değil, görünüş modernleşmesi

   Son yıllarda köyler boşalıyor. İşe girme yaşını geçirmiş, 'köyde harcadığımı ilçede harcar, rahat geçinir giderim' mantığı ile hareket edenlerden bahsediyorum. Yoksa geçim sıkıntısı nedeniyle şehirde işe girip aile besleyenlere sözüm yok...Nasıl olsa her şey ucuzdu. Soğanı, patatesi köyde yetiştirdiği maliyetinin altında temin edebiliyordu. Domates ve salatalığı bir tl'ye, hatta 50 kuruşa  alabiliyordu. Onunla uğraşmak; ekmek, çapalamak, sulamak,... vs. değmezdi. Böyle en azından fazladan şehirde yaşamış oluyordu. Devir değişmez böyle gider sanıyordu...

   Maalesef devir umulduğu gibi devam etmedi. Birden her şey değişti. Zaten her şey meyvesi, sebzesi her şey  bir yukarısına hayal kurmuş, fırsat arıyordu, sıçrayıp laik olduğu makama kurulmaya. Yoksa siz sebze ve meyvenin hayalinin ve layığı ile oturacakları bir makamın olmadığını mı sanıyorsunuz? Yanılıyorsunuz. Bakınız devir değişti. Hepsi hayal kurduğu, özlemini çektiği ve kendisine layık bulduğu yere gitti oturdu. Makamları rahat, daha fazla rağbet görüyorlar, kalkmak niyetleri ise hiç yok. Patates gitmiş 15'e, soğan 20'ye oturmuş kalkmam diyor. Diğer her biri işgal ettikleri makamda rahat ve huzurlu olduğu kesin. Hele badlıcanın 40'a rahat ve huzurlu yan gelip yatması, gözünü aşağıya dikmeyeceğinin işaretlerini veriyordu... Baktılar olmuyor, yerlerinden kalkmıyorlar, göz dağı vermeye, topla, tüfekle korkutmaya başladılar. Hiç aldırış etmediler, istiflerini bile bozmadılar, tam tersine 20'ye, 25'e tırmandılar. Baktılar yine olmuyor. Tüm millet öldük, bittik, sensiz olmuyor diye yalvarıp, göz yaşı döktü. Ne olursun, sana ulaşamıyoruz, biraz aşağılara in de ortada buluşalım, diye dua edip yalvarmalarına dayanamadı. Tabi önce biraz nazlandı. 'Tam istediğiniz yere gelemem, ısrar etmeyin' diye tembihleyip biraz inmeyi şarta bağladı. 'Siz bu şartları yerine getirin, biraz iner daha uygun bir ortamda buluşur, beraber yaşar gideriz', sözünü verdi.

   'İlk önce yapacağınız, üreticiden ürünü değerinden alacaksınız. Çiftçi ve her türlü üretici sarf ettiği emeğinin karşılığını alıp huzura kavuşacak' dedi. 'Sakın hayal kurmayın, eski ayak altındaki Fiatlara gelemem. O Fiatları unutun. Daha makul bir ortamda buluşur, beraber yaşar gideriz.'

Daha sonraki yapacağınız, 'her personelin, işçi, memur, bağ kurlu, sigortalı; savcı, hakim, öğretmen, polis, müdür, amir... kim varsa hepsinin alım gücünü en az yüzde yüz artıracaksın. Yani bizi indirmek yerine onların yukarı taşınması daha makul görünüyor. Eline aldığı sıcak para ile bize koşacak, birbirimize sarılıp beraber mutlu olacağız, bu kadar basit.'

   Kısaca top yekun birer basamak yukarıda yaşayacağız. Çağ atlayacağız sizin anlayacağınız!

   Yeniden görüşme ümidi ile...

   İhsan YELKEN.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —